- Kredi
- -1,129,969

Seferi namazı, en az 90 kilometre veya daha fazla yolculuğa çıkan bir Müslümanın, yolculuk boyunca dört rekâtlı farz namazları iki rekât kılmasıdır. Bu uygulama, Kur’an-ı Kerim’de bulunan ruhsata dayanır ve Peygamber Efendimiz de yolculuklarında dört rekâtlı namazları iki rekât kılmıştır.

SEFERİ NAMAZI NEDİR VE NASIL KILINIR? Öğle, ikindi ve yatsı namazları dört rekât farz olduğu için seferi namazı kılacak kişi bunları iki rekât halinde kılar. Sabah namazı iki rekât, akşam namazı ise üç rekât olduğu için kısaltma yapılmaz. Namazın şartları, rükûları ve secdeleri değişmez; sadece rekât sayısı azalır. Seferi kişi “seferiyim” diye niyet etmez, normal farz namaz niyeti yapılır. Yolculuk bittiğinde kişi tekrar dört rekâta döner ve mukim hükmünde farzlarını tam kılar. SEFERİ NAMAZI KAÇ REKAT KILINIR? Seferi durumda dört rekâtlı farz namazlar iki rekâta indirilir. Bu durum öğle, ikindi ve yatsı farzları için geçerlidir. Sabah namazı zaten iki rekât olduğu için kısaltmaya gerek yoktur, akşam namazı ise üç rekâtlık farz olduğu için aynı şekilde üç rekât kılınır. Seferi kişi, gün içinde beş vakit namazı şu şekilde yerine getirir: sabah namazının farzı iki rekât, öğle ve ikindi farzları iki rekât, akşam namazı üç rekât ve yatsı farzı yine iki rekât olarak kılınır. Dört rekâtlı namazları azaltmak, yolculuğun sağladığı kolaylık kapsamında olduğu için herhangi bir eksiklik veya günah kabul edilmez. SEFERİ NAMAZI SABAH NAMAZI NASIL KILINIR? Sabah namazının farzı zaten iki rekâttır. Seferi kişi sabah namazında farklı bir uygulama yapmaz. Yolculuk esnasında vakit müsaitse iki rekât sünnet de kılınabilir ancak bu sünnet, seferde zorunlu değildir. Zaman veya mekân sıkıntısı varsa sünneti kılmamak bir eksiklik sayılmaz. Farz namazın kılınış şekli mukim kişinin kıldığı gibi yapılır: abdest alınır, kıbleye dönülür, tekbir alınır ve iki rekât tamamlanır. Yolcu namazı kısaltma yetkisi sabah farzına etki etmez; çünkü sabah farzı zaten iki rekât olduğu için seferde de değişmez. Sefer süresi bitene kadar aynı şekilde devam edilir.

Öğle namazı normalde dört rekâttır. Seferi halde, bu dört rekâtlık farz iki rekât olarak kılınır. Kılınış sırası ve rükû-secde şekli değişmez, ancak ikinci rekâtta oturulduktan sonra tahiyyat, salavat ve dua okunarak selam verilir. Sünnetlere gelince, kişi seferdeyse öğlenin sünnetlerini kılmak zorunda değildir. Rahat ve uygun bir ortam varsa öğle öncesi ve sonrası sünnetler kılınabilir, ancak vakit dar veya ortam müsait değilse sünnetler terk edilebilir. Bu ruhsat, Peygamberimiz’in sefer halinde genellikle farzları kısaltarak kıldığı şeklindeki uygulamasına dayanır. Seferi halden çıkınca öğle namazı yine dört rekât farz olarak kılınır. SEFERİ NAMAZI İKİNDİ NAMAZI NASIL KILINIR? İkindi namazı, seferilik süresince iki rekât farz şeklinde eda edilir. Normalde dört rekât olan ikindi farzı, yolculuk boyunca iki rekâta indirilir. Namazın kılınışında, ilk rekâtta Fatiha ve ek bir sure okunduktan sonra rükû ve secde yapılır, ikinci rekâtta da aynı şekilde devam edilir ve oturduktan sonra selam verilir. İkindi namazında sünnet kılma zorunluluğu yoktur. Hanefî mezhebinde yolculukta farz namazların kısaltılması vacip derecesinde önemli kabul edilir. Dileyen diğer mezheplerden yararlanarak tam kılabilir fakat Peygamber Efendimiz’in yolculukta uyguladığı yöntem genellikle iki rekât olarak belirtilir. SEFERİ NAMAZI AKŞAM NAMAZI NASIL KILINIR? Akşam namazı üç rekâtlık farzdan oluşur ve seferde kısaltma söz konusu değildir. Yolculuk esnasında da akşam namazı üç rekât şeklinde kılınır. Sünnet namazı ise seferde zorunlu değildir. Kişi vakit ve ortam uygunsa, farz sonrası iki rekât akşam namazı sünnetini kılabilir. Ancak seyahat şartları elverişli değilse bu sünnetin terk edilmesinde dini açıdan sakınca yoktur. Akşam namazı üç rekât olduğu için “yolculukta iki rekât kılınır mı” sorusu geçerli değildir. Peygamberimiz’in seferde akşam namazını üç rekât olarak kıldığı rivayet edilir. Sefer süresi son bulunca da yine aynı şekilde üç rekât olarak devam edilir.

Yatsı namazı normalde dört rekâttır. Seferilikte bu dört rekât iki rekâta düşer. Namaz kılınırken, ilk rekâtta Fatiha ve zamm-ı sure, rükû ve secdeler tamamlanır. İkinci rekâtta da aynı şey yapılır ve son oturuşta selam verilir. Bu şekilde yatsı farzı yolculukta iki rekât olarak tamamlanmış olur. Ardından Hanefî mezhebinde vitir namazı vacip kabul edildiği için seferi kişi de imkân bulursa vitir kılar. Vitir namazı üç rekâttır ve kısaltma uygulanmaz. Böylece yatsının iki rekâtlık farzı ve ardından üç rekât vitir, seferilik boyunca düzenli şekilde eda edilir. SEFERİ NAMAZI VİTİR NASIL KILINIR? Vitir namazı, seferde de üç rekât olarak kılınır. Hanefî mezhebinde vitir vacip kabul edildiği için yolcu kişi mümkünse bu namazı aksatmamalıdır. Kılınış şekli aynıdır: ilk iki rekâtta Fatiha ve zamm-ı sure okunur, ikinci rekâtın sonunda kalkılır, üçüncü rekâtta Fatiha ve zamm-ı sure okunduktan sonra rükûya gitmeden önce kunut duaları okunur. Sonra rükû, secde ve oturuşla selam verilir. Peygamber Efendimiz’in seferde farzların sünnetlerini genellikle kılmadığı, ancak vitiri terk etmediği rivayet edilmiştir. Bu sebeple seferi kişinin de vitiri ihmal etmemesi önemsenir. Uygun şartlar yoksa imkân bulunduğunda kılınması tavsiye edilir. SEFERİ NAMAZI SIRASINDA SÜNNET NAMAZLARI KILINIR MI? Seferilik süresince sünnet namazları kılmak zorunlu değildir. Peygamber Efendimiz, seferde genellikle öğle, ikindi ve yatsı namazlarının sünnetlerini kılmamış, sadece sabah namazının sünnetini ve vitiri bırakmamıştır. Yolculuk esnasında şartlar uygunsa, vakit ve mekân elverişli ise öğle veya yatsı gibi vakitlerin sünnetleri kılınabilir. Ancak trafik, hava koşulları veya konaklama sorunu gibi durumlar nedeniyle sadece farzları kılmak da mümkündür. Dört rekâtlı farzlar iki rekâta indirildiği için zaten kolaylık sağlanır. Sünnetler nafile hükmünde görüldüğünden, seferde terk edilmesi bir eksiklik sayılmaz. Seyahat bitince normal düzene dönülür.

Hanefî mezhebinde yolcu için namazları cem etmek yaygın bir uygulama değildir. Her vakit kendi zamanında kısaltılarak kılınır. Ancak Şafiî, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre sefer esnasında öğle ile ikindi, akşam ile yatsı cem edilebilir. Bu toplama işlemi, birinci namazın vaktinde (cem-i takdim) veya ikinci namazın vaktinde (cem-i tehir) yapılır. Örneğin öğle vaktinde öğle ve ikindi birlikte kılınabilir veya ikindi vaktinde önce öğle, sonra ikindi eda edilebilir. Bu ruhsat, yolculuk şartları zorsa kullanılabilir. Hanefî mezhebine mensup bir kimse de zaruret varsa diğer mezhebin ruhsatından yararlanabilir. SEFERİ NAMAZI KAÇ GÜN KILINIR? Hanefî mezhebinde, başka bir yere giden kişi orada on beş gün veya daha fazla kalmaya niyet ederse seferi sayılmaz ve namazları tam kılar. Kalma süresi on beş günden az planlanıyorsa seferilik devam eder ve dört rekâtlı namazlar iki rekât şeklinde kılınmaya devam edilir. Seferilik kişinin yaşadığı yerden çıkmasıyla başlar ve tekrar geri dönene kadar veya kalış süresi on beş günü bulana dek sürer. Yolcu, bir yere kısa süreli iş, ziyaret veya tatil için gittiğinde kalış süresi on beş günden azsa, o süre boyunca seferi namazı kılabilir. SEFERİ NAMAZI KAÇ KM MESAFEDE KILINIR? Klasik fıkıh eserlerinde, üç günlük mesafe olarak belirtilen seferilik sınırı günümüz ölçülerine yaklaşık doksan kilometre olarak uyarlanmıştır. Yolculuk otobüs, tren, araba veya uçakla yapılsa da esas olan mesafedir. Kendi yerleşim yerinin dışına yaklaşık doksan kilometre veya daha uzak bir noktaya giden kişi, on beş günden az kalmaya niyet ediyorsa seferi sayılır. Otuz veya kırk kilometre uzaklıktaki ziyaretlerde seferi hükmü uygulanmaz. Kişi büyük bir şehirde yaşasa bile şehrin dışına en az doksan kilometre gidiyorsa ve diğer sefer şartları oluşuyorsa namazları kısaltabilir.

Hanefî mezhebinde, seferi iken dört rekâtlı farz namazları iki rekât kılmak vacip kabul edilir. Yine de yolcu kişi yanlışlıkla veya tercih ederek dört rekât kılarsa namazı geçerli olur. İlk iki rekât farz, geri kalan iki rekât nafile hükmünde sayılır. Bazı görüşlerde bu, mekruh olarak ifade edilir. Şafiî gibi diğer mezheplerde kısaltma bir ruhsat olarak görülür, dileyen tam kılabilir. Fakat Peygamber Efendimiz’in kısaltma uygulamasına uymak tavsiye edilir. Yanlışlıkla dört rekât kılan seferi kişi namazını tekrar kılmak zorunda değildir çünkü namaz boşa gitmez. SEFERİ NAMAZI KAZASI NASIL KILINIR? Seferdeyken vakti kaçan dört rekâtlı farz namazlar, ister sefer sırasında ister dönüldükten sonra kaza edilsin, iki rekât şeklinde telafi edilir. Çünkü o namaz vaktinde yolcu kişiye iki rekât farz olmuştu. Mukim haldeyken (seferi değilken) kaçan dört rekâtlı farzlar, sefer sırasında hatırlanıp kaza ediliyorsa dört rekât olarak kılınır. Yani asıl borç oluştuğunda kişi hangi durumda ise, kaza da o hali gözeterek yapılır. Bu kural hanefî mezhebinde kabul görmüştür. Diğer mezheplerde bazı farklı yorumlar olsa da çoğunlukla borcun asıl zamanındaki hüküm dikkate alınır. SEFERİ NAMAZI CEMAATLE NASIL KILINIR? Seferi bir kişi cemaatle namaz kılabilir. İmam veya cemaatin yolcu ya da mukim olması, namazın rekât sayısını etkiler. Eğer bütün topluluk seferi ise dört rekâtlı namazlar iki rekât olarak topluca kılınır. Eğer içlerinden biri imam olup seferi, diğerleri mukimse, imam iki rekâtta selam verir, mukim olanlar ise kalkıp eksik kalan rekâtları tamamlar. Tersi durumda imam mukimse ve seferi olan kişi imama uyuyorsa, namazı tam kılar. Çünkü cemaate uyan kişi imamın namazıyla uyum sağlamakla yükümlüdür. Bu şekilde yolculuk esnasında da cemaatle namaz eda edilebilir.

Mukim bir imama uyan seferi kişi, namazı tam kılar. İmamın dört rekât kıldırdığı öğle veya ikindi namazında seferi olan kişi iki rekâtın sonunda selam verip çıkamaz. Cemaat imama uymakla yükümlüdür. İmam selam verene kadar beklenir ve dört rekât tamamlanır. Hanefî mezhebinde bu durum, “İmam kendisine uyulması için vardır” hadisiyle açıklanır. Yolcu olan kimse, farzı aslında iki rekât kılması gerekirken, mukim imama uyduğu için tam kılar. Namaz geçerli olur ve yeni bir namaz kılmasına gerek yoktur. Bu şekilde cemaat düzeni bozulmamış olur. SEFERİ NAMAZI SEFERİ İMAMA UYUNCA NASIL KILINIR? Seferi bir imam, mukim cemaate imamlık yapabilir. Dört rekâtlı namazlarda imam iki rekâttan sonra selam verir, farz namazı kısaltır. Mukim cemaat ise selam vermeden ayağa kalkar ve eksik kalan iki rekâtı kendi başına tamamlar. Peygamber Efendimiz Mekke’de seferi iken namaz kıldırdığında bu yöntemi kullanmış, imam selam verdikten sonra “Namazı tamamlayın” şeklinde açıklama yapmıştır. Cemaat, üçüncü rekâta kalktığında kıraat yapar, sonunda tahiyyat ve selamla farzı dört rekât olarak bitirir. Bu şekilde hem imamın yolcu oluşuna hem de cemaatin mukim durumuna uygun bir yol izlenir. SEFERİ NAMAZI CUMA NAMAZI YERİNE KILINIR MI? Seferi durumda olan kişi, Cuma namazı kılmakla yükümlü değildir. İstenirse uygun bir camide Cuma namazına katılmak mümkündür. Kılınırsa öğle farzı yerine geçer ve ayrıca öğle namazı kılmak gerekmez. Fakat katılmazsa, öğle namazını seferi şeklinde iki rekât olarak eda etmesi yeterlidir. Bu durum, Cuma’nın yerleşik halka farz, yolcuya ise farz olmamasıyla ilgilidir. Yine de Cuma namazına yetişen ve kılmaya karar veren yolcu, o gün öğle namazını ayrıca kılmaz. Cuma biterse, öğle vakti kısaltılarak iki rekât seferi namazı kılınabilir.

Seferi namazı, ikamet edilen yerden en az doksan kilometre uzaklıkta bir yolculuğa çıkan ve gittiği yerde on beş günden az kalmayı planlayan kişi tarafından kılınır. Yolculuk başladığında, yani yerleşim bölgesi terk edildiğinde seferilik başlar. Bu kişi araçla veya yaya gitse fark etmez. Sınır kırk, elli kilometre gibi kısa mesafelerse sefer hükmü geçerli olmaz. Seyahatteki amaç iş, tatil ya da akraba ziyareti olabilir. Önemli olan mesafe ve kalış süresi şartlarının sağlanmasıdır. Bu koşullar sürdüğü müddetçe dört rekâtlı farz namazlar iki rekât şeklinde kılınmaya devam edilir. SEFERİ NAMAZI ARAÇ İÇİNDE NASIL KILINIR? Araç içinde farz namaz kılmak, ancak zorunluluk durumunda tercih edilir. İmkan varsa mola yerinde durup kıbleye dönerek normal şekilde kılmak önerilir. Zaman darsa ve araç duramıyorsa, otobüs veya uçak gibi yerlerden inmek mümkün değilse, farz namaz koltukta ima ile kılınabilir. Ayakta durabilen ve kıbleye dönebilen bir vasıta varsa bu şekilde kılmak daha iyidir. Nafile namazlar ise binek üzerindeyken serbest şekilde kılınabilir. Peygamber Efendimiz nâfile namazları bineği üzerinde kılmış, farzlarda ise inip kıbleye yönelmiştir. Seyahat planlamasında namaz vakitlerini gözetmek her zaman tavsiye edilir.Kaynak: diyanet.gov.tr
Kaynağa git...