Gulsumnur
Moderator
Birçok kanserde olduğu gibi Glial tümörlerin de neden geliştiği kesin olarak bilinmemektedir. Son yıllarda Glial tümörlerin genetik yatkınlığı üzerine bilimsel çalışmalar yapılmış olsa da ortaya kesin veriler konulamamıştır. Ailesel geçiş nadir olsa da birçok genetik değişim sonucunda oluşurlar.
Yüksek dereceli tümörler bazen var olan düşük dereceli tümörden zaman içinde oluşurken, bazen de yüksek dereceli tümör olarak çıkarlar. Ancak bütün tümörlerin oluşmasında olduğu gibi Glial tümör ortaya çıkmasında da risk faktörleri bulunmaktadır.
Radyasyona maruz kalmak hücrelerin genetik yapısında değişikliklere neden olabilir. Bu da hücrelerin agresif davranmasına ve aşırı çoğalmasını tetikleyebilir.
Halk arasında yüksek gerilim hatları ya da elektronik cihazlardan yayılan manyetik alana uzun süre maruz kalmanın beyin tümörü riskini artırdığına inanılmaktadır.
Ancak yapılan bilimsel çalışmalarda kesin kanı oluşturacak veriler elde edilememiştir. Aynı şekilde cep telefonu kullanmanın da beyin tümörü riskini artırıp artırmadığı yönünde birçok çalışma yapılmıştır.
Cep telefonları nispeten yeni bir risk faktörü olduğundan, tümör oluşumu üzerindeki potansiyel etkinin anlaşılması için daha uzun vadeli araştırmalara ihtiyaç vardır.
Yüksek dereceli tümörler bazen var olan düşük dereceli tümörden zaman içinde oluşurken, bazen de yüksek dereceli tümör olarak çıkarlar. Ancak bütün tümörlerin oluşmasında olduğu gibi Glial tümör ortaya çıkmasında da risk faktörleri bulunmaktadır.
Radyasyona maruz kalmak hücrelerin genetik yapısında değişikliklere neden olabilir. Bu da hücrelerin agresif davranmasına ve aşırı çoğalmasını tetikleyebilir.
Halk arasında yüksek gerilim hatları ya da elektronik cihazlardan yayılan manyetik alana uzun süre maruz kalmanın beyin tümörü riskini artırdığına inanılmaktadır.
Ancak yapılan bilimsel çalışmalarda kesin kanı oluşturacak veriler elde edilememiştir. Aynı şekilde cep telefonu kullanmanın da beyin tümörü riskini artırıp artırmadığı yönünde birçok çalışma yapılmıştır.
Cep telefonları nispeten yeni bir risk faktörü olduğundan, tümör oluşumu üzerindeki potansiyel etkinin anlaşılması için daha uzun vadeli araştırmalara ihtiyaç vardır.