Gulsumnur
Moderator
Mikroadenomlarda genellikle salgılanan hormonun türüne göre başlangıçta endokrin kontrolünde ilaç tedavisi uygulanarak hastalar sık aralıklarla Manyetik Rezonans (MR)ve hormonal testler ile kontrol edilirler. Bazı adenomlarda ilaç tedavisi uygulanamaz. Bu hastalarda hormonların kötü etkilerinden kaçınmak için ilaç dışı tedavi seçenekleri uygulanmalıdır.
Tedavi seçenekleri olarak genellikle 2 cm’ye kadar büyümüş olan hipofiz tümörlerinde ilk tercih olarak odaklanmış ışın tedavisidir. 2 cm’nin üzerindeki adenomlarda ise cerrahi tedavi uygulanır. Odaklanmış ışın tedavisinde amaç adenomu çıkartmak değil, büyümesini durdurmak ve hormonal dengeyi sağlamaktır. Hastaların işlem sonrasında kontrollerinin sık sık yapılması ve hormon testlerinin gözlenmesi gerekir.
Cerrahi tedavi seçenekleri arasında endoskopik cerrahi ve mikro cerrahi tedavi vardır. Hem endoskopik yöntemde hem de mikro cerrahi yöntemle burun yolu ile girilerek hipofiz tümörü (adenom) çıkartılır. Bazen şah damarının kafa içerisindeki kısmı ve görme sinirlerine olan yakın komşuluk veya adenomu çok sert olması durumlarında adenomun bir kısmı çıkartılamayabilir. Bu durumda ek tedavi seçeneği olarak yine odaklanmış ışın tedavisi uygulanır. Endoskopik yöntem son yıllarda burun yolu ile yapılan mikro cerrahi yönteme göre popülarite kazanmıştır. Artık pek çok cerrah bu ameliyatı endoskopik yöntemle yapmayı tercih etmektedir. Cerrahların bu konudaki tecrübesi arttıkça artık daha zor ve büyük tümörlerde bile endoskopik yöntem kullanılabilmektedir.
Bazen hipofiz adenomunun önemli beyin bölgeleri ile komşulukları ve tümörün oldukça büyük olması nedeni ile burun yolu ile yapılan girişimler uygulanamaz. Bu durumda kafatası küçük bir şekilde açılarak yine mikro cerrahi teknikler ile açık beyin ameliyatı uygulanır. Bazen de tümörün boyutlarına ve yerleşimine göre bu işlemler sıra ile hem burun yolu ile hem de açık beyin ameliyatı şeklinde uygulanabilir.
Hangi yöntem olursa olsun amaç, hastayı sağlığına kavuşturacak, en az zarar ile en fazla faydayı sağlayacak yöntemi seçmektir. Bu tedaviler sonucunda hastanın hormonal dengesinin tekrar sağlanması, adenomun çıkartılarak çevre dokulara yaptığı bası etkisinin azaltılması amaçlanır. Bu sayede hastalar kaliteli bir yaşama kavuşmuş olurlar.
Tedavi seçenekleri olarak genellikle 2 cm’ye kadar büyümüş olan hipofiz tümörlerinde ilk tercih olarak odaklanmış ışın tedavisidir. 2 cm’nin üzerindeki adenomlarda ise cerrahi tedavi uygulanır. Odaklanmış ışın tedavisinde amaç adenomu çıkartmak değil, büyümesini durdurmak ve hormonal dengeyi sağlamaktır. Hastaların işlem sonrasında kontrollerinin sık sık yapılması ve hormon testlerinin gözlenmesi gerekir.
Cerrahi tedavi seçenekleri arasında endoskopik cerrahi ve mikro cerrahi tedavi vardır. Hem endoskopik yöntemde hem de mikro cerrahi yöntemle burun yolu ile girilerek hipofiz tümörü (adenom) çıkartılır. Bazen şah damarının kafa içerisindeki kısmı ve görme sinirlerine olan yakın komşuluk veya adenomu çok sert olması durumlarında adenomun bir kısmı çıkartılamayabilir. Bu durumda ek tedavi seçeneği olarak yine odaklanmış ışın tedavisi uygulanır. Endoskopik yöntem son yıllarda burun yolu ile yapılan mikro cerrahi yönteme göre popülarite kazanmıştır. Artık pek çok cerrah bu ameliyatı endoskopik yöntemle yapmayı tercih etmektedir. Cerrahların bu konudaki tecrübesi arttıkça artık daha zor ve büyük tümörlerde bile endoskopik yöntem kullanılabilmektedir.
Bazen hipofiz adenomunun önemli beyin bölgeleri ile komşulukları ve tümörün oldukça büyük olması nedeni ile burun yolu ile yapılan girişimler uygulanamaz. Bu durumda kafatası küçük bir şekilde açılarak yine mikro cerrahi teknikler ile açık beyin ameliyatı uygulanır. Bazen de tümörün boyutlarına ve yerleşimine göre bu işlemler sıra ile hem burun yolu ile hem de açık beyin ameliyatı şeklinde uygulanabilir.
Hangi yöntem olursa olsun amaç, hastayı sağlığına kavuşturacak, en az zarar ile en fazla faydayı sağlayacak yöntemi seçmektir. Bu tedaviler sonucunda hastanın hormonal dengesinin tekrar sağlanması, adenomun çıkartılarak çevre dokulara yaptığı bası etkisinin azaltılması amaçlanır. Bu sayede hastalar kaliteli bir yaşama kavuşmuş olurlar.