Gulsumnur
Moderator
Aşan Bilir Karlı Dağın Ardını Türküsünün Hikayesi
Senem ile Yazıcıoğlu’ da bu yürek yangınlığını, çekmiş binlerce sevdalıdan sadece ikisidir. Bir bahar ayında, Tülü mayalar kırk atlar, koçlar, taylar, kuzular, gökçe gelinler ve yiğitlerden kurulu, yörük kervanı Binboğa dağlarını aşıp “Tanır Yaylası” nda ki yapalak bölgesinde konaklar” Denkler açılır çadırlar kurulur. Yapalak’ta yeni bir hayat başlamıştır.
Adettir haberi alan Tanır’m Şanlı Beyi Yazıcıoğlu, yörenin ileri gelenlerinin başına oğlu Osman bey ile Hanım ağayı katıp, Yörük beyine hoş geldine gönderir. Yaşlı Yörük beyi hanımı ve güzel kızı Senem’le bunları karşılar, Gerekli İzzet ikram yapılır. Hizmette kusur yapılmaz. Osman, dünyalar kadar güzel Senem hamıma ilk bakışta vurulur. Senem de Yıllardır, gönlünde yatan yiğiti bulduğundan dolayı sevinçlidir. Bakışlar her şeyi en güzel şekilde anlatılabilmiştir.
Günler gelip geçti, ne Osman Senemi, ne de Senem Osman’ı unutabildi. Biri birlerini bir bahane ile bile göremediler. Osman Yörük çadırına, Senem de Obadan dışarıya ayak atamadı. Ama seven isterse çare bulunabiliyor. Bir Yörük kadının yardım etmesi ile Osman’la Senem buluşurlar. Her buluşmada bu aşkın ateşi gittikçe alevlenir. Yörüklerde töre gereği dışarıya kız verilmezmiş.
Osman ağa, durumu babası Tanır beye anlatır. O’da oğlunun hatırı için töreleri çiğneyecek büyük bir dünür kafilesi hazırlar ve Yörük beyine gönderir. Yörük beyi kısmetse der. Lâkin onun da töreyi yıkması mümkün değildir. Osman’ın. Seneme zaman zaman gel bana, kaçalım demesine karşın Senem aile geleneklerine bağlılığı dolayısıyla kabul etmez.
Bir gece Yörük beyi ansızın aşiretini toplayarak obayı terk eder. Ertesi gün Tanırdılar obayı boş bulurlar. Osman yüz yerden hançerlenmiş gibidir. Senem’i yıllarca arar, bulamaz. Bu arada bir şölende kaza sonucu bir gözünü de kaybetmiştir. Osman ağa aradan altmış yıl geçmesine karşın kaza sonucu Senem’den hala haber alamamıştır. Günlerden bir gün köylerindeki bir çerçi kendisine bir haber getirir.
Anlatır. “Kozan’daydım, mal satardım. Açmış oturmuştum metamı, buğday almış kumaş verirdim. İki büklüm bir ihtiyar hatun yanıma geldi. Söz sözden açılmıştı. Nereli olduğumu sordu. Tanır’lıyım dedim ona. Osman ağayı bilirmisin dedi. Bilirim elbet dedim. Kuşağından bir çıkını çıkarttı. Aha bu lapatan’ı elime tutuşturup”, Osman ağa’ya söyle, Senem ananın selamı var. Yüreği, yüreğinle birdir, kimseye yar olmamıştır. Bir yayla kızı gibi sevmiş, bir yayla kızı gibi sadık kalmıştır. Ama gayrı her şey geçti. Gelip aramaya, arayıp sormaya de”.
Bunları çerçiden işiten Osman Ağa’nın yüreği yetmiş yıl önceki gibi yandı. At hazırlattı iki adamı ile beraber Kozan’ın yolunu tuttu. Osman ağa, Senem ile buluştu mu bunu bilemiyoruz, ama, Maraş’ta Tanırda Toraslarda, Avşar illerinde. Bin boğalar diyarında söylenen yanık türküler. Yazıcıoğlu Osman ağa ile Yörük kızı Senem hatun’nun sevdalarının aşklarının türküleriydi.
Aşan Bilir Karlı Dağın Ardını Türküsünün Sözleri
Aşan bilir karlı dağın ardını
Çeken bilir ayrılığın derdini
Bülbül kaça aldın aman
Aman aman aman aman aman aman
Gülün nargını
Gülün nargını
Gül alıp satmanın aman aman aman
Zamanı değil
Zamanı değil
Selvinin dalları boyumdan uzun
Yavrular gözüme bir salkım üzüm
Ölmeden o yari aman aman aman
Aman aman aman aman görürse gözüm
Görürse gözüm
Koyun kuzu kurban
Aman aman aman
Olur o zaman, olur o zaman
Yaprak gazel olmuş, durmuyor dalda
Vefasız güzelden bize ne fayda
Bu ay da olmazsa aman
Aman aman aman aman aman aman
Gelecek ayda
Gelecek ayda
Ölürüm, vazgeçmem aman aman aman
Sevdiğim senden
Sevdiğim senden