Atriyal fibrilasyon (AF), kalbin üs odacıkları olan atriyumların, hızlı ve düzensiz şekilde atmasına neden olan ritim bozukluğudur. En belirgin belirtisi çarpıntı olan atriyal fibrilasyon, bayılma, halsizlik, yorgunluk ile de kendisini gösterir. Ancak çok sayıda hasta, hastalığından habersiz yaşayabilmektedir. Bu da inme ve ölüm riskini artırmaktadır.
40 yaş ve üzerindeki her 4 kişiden birinde yaşamı boyunca AF gelişme riski vardır. Bu olasılık yaşlanmayla birlikte daha da artar. Atriyal fibrilasyon, yaşam süresinin zamanla uzadığı düşünüldüğünde giderek oldukça fazla sayıda hastayı etkileyecek bir ritim bozukluğudur.
Oluşturduğu sorunlar; çarpıntı, efor kapasitesinde azalma, uzun dönemde kalp yetersizliği, sakat bırakıcı felç ve maalesef yaşam süresinde kısalmadır. Ancak, özellikle kalbinde ritim bozukluğunu ortaya çıkaracak yapısal sorunun olmadığı hastalarda AF’nin tanınması ve kişiye özgü optimal tedavinin planlanması, kısa ve uzun dönemde oluşabilecek birçok sorunun önlenmesini sağlayabilir.
40 yaş ve üzerindeki her 4 kişiden birinde yaşamı boyunca AF gelişme riski vardır. Bu olasılık yaşlanmayla birlikte daha da artar. Atriyal fibrilasyon, yaşam süresinin zamanla uzadığı düşünüldüğünde giderek oldukça fazla sayıda hastayı etkileyecek bir ritim bozukluğudur.
Oluşturduğu sorunlar; çarpıntı, efor kapasitesinde azalma, uzun dönemde kalp yetersizliği, sakat bırakıcı felç ve maalesef yaşam süresinde kısalmadır. Ancak, özellikle kalbinde ritim bozukluğunu ortaya çıkaracak yapısal sorunun olmadığı hastalarda AF’nin tanınması ve kişiye özgü optimal tedavinin planlanması, kısa ve uzun dönemde oluşabilecek birçok sorunun önlenmesini sağlayabilir.