Otomotiv satışları 1 milyon barajını aştı

CDig5iE76UWmLqf_aiKzXw.jpg

Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarı, 2024 Ocak-Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,5 azalarak 1 milyon 68 bin 260 adet olarak gerçekleşti.

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), Ocak-Kasım 2024 dönemini kapsayan otomobil ve hafif ticari araç pazarına ilişkin verileri paylaştı.

Buna göre, otomobil satışları, ocak-kasım döneminde geçen yıla göre yüzde 0,5 artarak 845 bin 530, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 4,4 azalarak 222 bin 730 adet oldu.

Otomobil ve hafif ticari araç pazarı kasımda yüzde 5,3, otomobil pazarı yüzde 3,5, hafif ticari araç pazarı da yüzde 12,2 arttı.

Kasımda otomobil ve hafif ticari araç pazarı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,3 artarak 121 bin 94 adet oldu.

Geçen ay otomobil satışları önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,5 artarak 94 bin 595 olurken, hafif ticari araç pazarı yüzde 12,2 büyüyerek 26 bin 499'a yükseldi.

Otomobil ve hafif ticari araç pazarı 10 yıllık kasım ayı ortalama satışlara göre yüzde 43,7 arttı.

Otomobil pazarı, 10 yıllık kasım ayı ortalama satışlara göre yüzde 46,5 artış gösterirken, hafif ticari araç pazarı, 10 yıllık kasım ayı ortalama satışlara göre yüzde 34,7 yükseldi.

EN ÇOK SUV OTOMOBİLLER TERCİH EDİLDİ

Söz konusu dönem segmentlere göre incelendiğinde, pazarın yüzde 86,3'ünü vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki araçlar oluşturdu.

C segmenti otomobiller 471 bin 395 ile yüzde 55,8 pay, B segmenti otomobiller 254 bin 103 adetle yüzde 30,1 pay aldı.

Gövde tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen gövde tipi yüzde 56,6 pay ve 478 bin 286 satışla SUV otomobiller oldu.

SUV otomobilleri, yüzde 25,5 pay ve 215 bin 284 satışla sedan, yüzde 16,9 pay ve 142 bin 500 adetle hatchback otomobiller takip etti.



BENZİNLİ ARAÇ SATIŞLARI İLK SIRADA

Benzinli otomobil satışları 521 bin 845 ile yüzde 61,7 pay, hibrit otomobil satışları 149 bin 343 ile yüzde 17,7 pay, dizel otomobil satışları 85 bin 517 ile yüzde 10,1 pay, elektrikli otomobil satışları 83 bin 298 ile yüzde 9,9 pay ve otogazlı otomobil satışları 5 bin 527 ile yüzde 0,7 pay aldı.

160 kW altındaki elektrikli otomobil satışları yüzde 62,3 artarak yüzde 8, 160 kW üstü elektrikli otomobil satışları yüzde 15,1 azalarak yüzde 1,8 paya sahip oldu.

1600cc altındaki otomobil satışları yüzde 11,2 azalarak yüzde 71,7, 1600-2000cc aralığındaki otomobil satışları yüzde 1,5 yükselerek yüzde 0,6, 2000cc üstü otomobil satışları yüzde 19,8 düşerek yüzde 0,2 pay aldı.

Otomatik şanzımanlı otomobiller 770 bin 999 ile yüzde 91,2 pay alırken, manuel şanzımanlı otomobiller 74 bin 531 ile yüzde 8,8 paya ulaştı.

Van gövde tipi yüzde 74,1 pay ve 165 bin 142 ile en çok tercih edilen gövde tipi olurken, kamyonet gövde tipi yüzde 12,7 pay ve 28 bin 356 adetle ikinci sırada yer aldı.

Araç satışında yeni dönem: Sigorta yaptırmayan trafiğe çıkamayacak

lwVoNdBRbk6GZZzJ29lUjA.jpg

15 GÜNLÜK SÜREDE YAŞANAN KAZALAR SORUN YARATIYORDU​

Trafik sigortasında 15 günlük sürede yaşanan kazalar sorun yaratıyordu.

Anayasa Mahkemesi, "Sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır." maddesini iptal etmişti.

Yüksek Mahkeme'nin iptal kararında, araç satışının ardından önceki sahibinin araç üzerindeki fiili ve hukuki hakimiyetinin sona erdiği, eski araç sahibinin yeni araç sahibi üzerinde herhangi bir denetim ve gözetim sorumluluğunun da bulunmadığı ifade edildi.

Karavanlarda yeni dönem: 750 kilogram kavramı değişti

Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nın aldığı karara göre araçların satış, devir ve tescil hizmetlerinin yürütülmesi hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik Resmi Gazete'de yayımlandı.

Düzenleme ile özellikle pandemi döneminde ülkemizde hızla yayılan ve talebe yetişilemeyecek duruma gelen karavanlarla ilgili de değişiklik yapıldı.

Daha önce çekme karavanlarda 750 kilogram üstü için olan tescil belgesi zorunluluğu kaldırıldı ve 750 kilograma kadar olan römork veya yarı römorklar da tescil kapsamına alındı.

Böylece 1 Temmuz 2025 tarihinden itibaren bütün çekme karavanlar için tescil belgesi ve plaka basım talep belgesi oluşturulacak.


Tescil işlemleri noterler tarafından gerçekleştirilecek. O1 Belgesi ve çekme karavan satış faturası ile noterden satış yapılamayacak.

1 Ocak 2025 tarihinden önce üretilmiş olan araçlar için üreticilerin sisteme giriş yapması ve 2035 yılına kadar ilgilisinin talepte bulunması gerekecek. Tescil edilmeyen araçların trafiğe çıkması yasaklanacak.

Daihatsu, 191 bin aracını geri çağıracak

sexUXFZ11UC2OG8wyA4UAA.jpg

Japonya Arazi, Altyapı, Ulaştırma ve Turizm Bakanlığı açıklamasına göre Daihatsu, ülke geneli araç geri çağırma bildirisinde bulundu.

Bildirim uyarınca, Ağustos 2016-Ekim 2018 üretimi "Move Canvas" ve "Hijet" dahil 6 modelde 191 bin araç için geri çağırma uygulanacak.

Buna göre araçların, çalışırken karoserden gelen titreşimleri emen yayların üzerindeki boya filmlerinin sıyrıldığı ve kırıldığı gözlemlendi.

Kırılan yayların lastiğe temas ederek lastiğin patlamasına ve aracın hareket edememesine neden olabileceği aktarıldı.

Devlet televizyonu NHK'nin aktardığına göre şimdiye kadar trafik kazası bildirilmezken, 608 farklı arıza bildirimi kayda geçti.

Ülke genelinde geri çağrılan araçlara Daihatsu bayilerinde ücretsiz parça değişimi yapılacak.

"Suriyeli'den acil satılık" ilanları patladı: Konut ve otomobilde hareketlilik bekleniyor

Esad rejiminin devrilmesiyle Suriyelilerin geri dönüşü başladı. Göçmenlerin dönüşünün otomobil ve gayrimenkul piyasasını hareketlendirmesi bekleniyor. İnternet satış sitelerinde "Suriyeli'den acil satılık", "Ülkeme dönüyorum" başlıklı ilanlar dikkat çekiyor.​


Suriyeli'den acil satılık ilanları patladı: Konut ve otomobilde hareketlilik bekleniyor - 4

Otomobil ile konut satış ve kiralık ilanlarının artacağı öngörülürken, çevrim içi pazar yerlerinde hareketliliğin başladığı görülüyor.
Suriyeli'den acil satılık ilanları patladı: Konut ve otomobilde hareketlilik bekleniyor - 5

"Suriyeli'den satılık otomobil", "Ülkeme dönüyorum", "Acil Suriye'ye döndüğüm için satılık", "Suriyeli'den kelepir satılık" başlıklı ilanlarda artış yaşanıyor.
Suriyeli'den acil satılık ilanları patladı: Konut ve otomobilde hareketlilik bekleniyor - 6

Öte yandan dolandırıcılara karşı da uyarılarda bulunuldu. Dolandırıcıların Suriye konusunu suistimal edebileceğini ifade eden uzmanlar, piyasa fiyatının çok altındaki ilanlara dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.

Son 60 yılın en soğuk kışı: La Nina geliyor, uzmanlar tarih verdi

wwE3ti8tYUqZE8M-JUfSJg.jpg

"SON 60 YILIN EN SOĞUK KIŞI"​

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, beklenen La Nina koşulları hakkında açıklamalarda bulunmuştu.

"Bu yıl kışın sert geçeceğini ABD'nin Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) açıkladı" diyen Prof. Dr. Doğan Yaşar, şunları söylemişti:


"2024 yılının başından itibaren mayıs dışındaki bütün aylar, ortalamanın üzerine geçti. Eğer çok sıcak bir dönemden geçtiysek, onun arkasından soğuk bir dönem gelir ya da tam tersi. Doğa, mutlaka kendini dengeler. Sıcaklık veya soğuk hava alıp başını gidemez.

2020'den sonra 2021 ve 2022'de çok nadir görülen bir olay oldu. 3 yıl boyunca çok kurak geçti. 2020'de yüzde 12, 2021'de yüzde 9 ve 2022'de yüzde 12 eksik yağış yağdı. Doğa, o 3 yıllık açığı Süper El Nino ile kapatmaya çalıştı. Dubai'de, Sahra'da, Brezilya'da, Avrupa'da seller oldu. Verilere göre öyle gözüküyor. Son 50-60 yılın son soğuk zamanlarından biri olacağını düşünüyorum"

32. Dönem POMEM başvuru sonuçları açıklandı: (POMEM ön başvuru sonuç sorgulama)

Polis Akademisi Başkanlığı, 32. Dönem POMEM giriş sınavı ön başvuru sonuçlarının açıklandığını duyurdu. 32. Dönem POMEM Giriş Sınavı aşamalarına katılmaya hak kazanan adaylar sonuçlarını e-Devlet şifreleri ile www.pa.edu.tr internet adresinden görüntüleyebilecek​

32. Dönem POMEMbaşvuru sonuçları açıklandı: (POMEM ön başvuru sonuç sorgulama) - 1

POMEM giriş sınavı ön başvuru sonuçları açıklandı. Aday belirleme ön başvuru sonuçları, 11 Aralık 2024 Çarşamba günü itibarıyla erişime açıldı. Yapılan açıklamada; "32. DÖNEM POMEM GİRİŞ SINAVI ADAY BELİRLEME ÖN BAŞVURU SONUÇLARI AÇIKLANMIŞTIR" ifadelerine yer verildi.

Evlenmeden önce HIV pozitif olduğunu saklayan kişiye "Kasten öldürmeye teşebbüsten" dava açıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, evlenmeden önce virüsü taşıdığını bilmesine rağmen müşteki eşinin sağlığını hiçe saydığı belirtilen sanık E.K'nin 13 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi

Dava dosyasındaki bilgilere göre, E.K'nin (35) 8 Aralık 2022 ve 3 Ocak 2023'te farklı hastanelerde yaptırdığı iki testin sonucu HIV pozitif çıktı. Tedaviye alınan ve ilaç kullanmaya başlayan E.K, 26 Şubat 2023'te K.K. (36) ile evlendi.

Nikah işlemleri kapsamında alınan sağlık raporunu, işlerinin yoğun olduğunu söyleyerek eşinden sonra belediyeye teslim eden E.K, hastalığını karısından sakladı. E.K, kendisini ilaç kullanırken gören eşine, enfeksiyon nedeniyle bunları kullandığını, önemli bir rahatsızlığı olmadığını söyledi.

K.K. ise evlendikten 1,5 ay sonra evde temizlik yaptığı sırada eşinin ilaç kutuları ile kıyafetinin cebinde "Hepatit B aşısı yapılması uygundur" yazılı bir not buldu. E.K, ilaçları çantaya arkadaşının koyduğunu söylese de karısıyla tekrar test yaptırdı. K.K. test sonucunda eşinin HIV virüsü taşıdığını öğrendi.

Bunun üzerine K.K. hastalığını kendisinden saklayan eşi hakkında avukatı aracılığıyla şikayette bulundu. Dilekçede, kendisindeki mevcut hastalığı bilmesine rağmen eşine söylemediğini kabul eden E.K'nin, haksız fiil niteliğinde olan bu eyleminin "kasten öldürmeye teşebbüs ve kasten yaralama" niteliğinde olduğu belirtildi.

Dilekçede, şüpheli hakkında bu suçlar yönünden soruşturma yürütülerek dava açılması istendi.

Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında ifadesi alınan E.K, evlenme aşamasında yoğun olduğu için kan testini 2 gün sonra verdiğini, HIV virüsü taşıdığını bilmediğini iddia etti.




Evlenmeden önce HIV pozitif olduğunu sakladı! Kasten öldürmeye teşebbüsten dava açıldı - 1

MAĞDURUN TEST SONUCU NEGATİF ÇIKTI

Adli Tıp Kurumunca 12 Haziran'da hazırlanan raporda ise virüsün bulaşma yöntemleri anlatılarak, ilk testten 4 hafta sonra yapılan 4. nesil antijen/antikor testlerinin negatif çıkması halinde virüsün bulaşmadığının kabul edildiği belirtildi. Raporda, 24 Temmuz'daki testte mağdur K.K'de HIV virüsünün negatif çıktığı kaydedildi.

Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheli E.K. hakkında hazırlanan fezleke İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.

Savcılıkça düzenlenen iddianamede, İl Sağlık Müdürlüğünden soruşturma dosyasına sunulan evraklar ve Adli Tıp Kurumu raporuna göre, sanığın 8 Aralık 2022 ve 3 Ocak 2023'te iki farklı hastanede yaptırdığı testlerde HIV pozitif olduğunun evlilik tarihinden önce belirlendiği ve tedavisine başlandığı anlatıldı.

İddianamede, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin kararına değinilerek, sanığın evlilikten önceki hastalığını bilmesi halinde, "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan değerlendirme yapılacağı vurgulandı.

Sanık E.K'nin evlenmeden önce virüsü taşıdığını bilmesine rağmen müştekinin sağlığını hiçe sayarak eşiyle cinsel birliktelik yaşadığı ifade edilen iddianamede, sanığın "kasten öldürmeye teşebbüs" suçunu işlediği kaydedildi.

Sanığın "eşe karşı kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianame ağır ceza mahkemesince kabul edildi.

Kaynak:ntv

Kapıkule Sınır Kapısı'nda Yerli cihazla sahte pasaport ve kimliğe geçit verilmiyor

Dünyanın en işlek sınır kapılarından biri olan Kapıkule Sınır Kapısı'nda 2023 yılında 15 milyondan fazla kişi kullandı. Sınır kapısında yolcuların seyahat belgelerinin kontrolünde, TÜBİTAK tarafından üretilen yerli cihazdan da yardım alınıyor. Yolcuların sahte pasaport ve kimlikleri, yerli cihaz yardımıyla tespit ediliyor.​

Kapıkule Sınır Kapısı'nda kullanılıyor: Yerli cihazla sahte pasaport ve kimliğe geçit yok! - 1

Sınır kapısından geçişlerde yolcuların seyahat belgelerini kontrol eden Edirne Emniyet Müdürlüğü ekipleri, şüpheli buldukları belgeleri Seyahat Belgesi İnceleme Büro Amirliğine gönderiyor.

Tavşanların Yaşam Döngüsü - Tavşanın Yaşam Döngüsü

Tavşanların Yaşam Döngüsü - Tavşanın Yaşam Döngüsü

•Akciğer solunumu yaparlar.
• Doğurarak çoğalırlar.
• Yavru bakımı görülür.
• İç döllenme görülür.
• Gelişimleri sırasında başkalaşım geçirmezler.
• Yavrularını sütle beslerler.
• Kalpleri 4 odacıklıdır.
• Kirli kan akciğerde temizlenir.
• Kalpte kirli ve temiz kan karışmaz. Vücudu temiz kan dolaşır.
• Vücutları kıllarla kaplıdır.
• Sıcakkanlı canlılardır.
• Beslenme özelliklerine göre 3 grupta incelenirler.

Tavşan, tavşangiller (Leporidae) familyasını oluşturan memeli türlerin ortak adı. Doğurarak çoğalırlar. Yavru bakımları çok azdır. 7 gün baktıktan sonra anne tavşan yavru tavşanı bırakır.

Tavşangiller familyası yaklaşık elli türü içine alır. Kuyrukları uzun kıllarla örtülüdür. Kulaklar ve arka bacaklar uzamıştır. Bir kısmı toprak altında oyuklarda yaşar. Familya üyelerine tavşan veya ada tavşanı adı verilir. Tavşangiller, Ochotonidae familyasını oluşturan pikalardan tüylü küçük kuyrukları, uzun kulakları ve arka ayakları ile ayrılır.

Lepus harici cinslerin tüm üyeleri genel olarak ada tavşanı olarak adlandırılır. Ada tavşanları başka hayvanların yuvalarında veya kendi kazdıkları yuvalarda barınırken, tavşanlar uzun ot ve çalıklarda yaşar.Tavşanlar arasında en çarpıcı özelliklere sahip olan beyaz tüylü sera tavşanı 21. yüzyıla damgasını vurmuştur.

AkNO87.jpg


Tavşan yakalanması kolay bir hayvandır. Hızlı koşmasına rağmen zayıf noktası vardır. Gözüne kuvvetli bir ışık tutulduğunda tavşan yerinden oynayamaz. Bu yüzden avcılar silah kullanmak yerine daha insancıl yöntemleri kullanmaya başlamışlardır.

Ayrıca, bazı türlerin kulakları oldukça iyi duymaktadır. Her türlü sese şaşkınlıkla tepki vermektedirler. Bu yüzden kendi türünden ya da başka canlıların yaklaşması durumunda yabanî tavşanlar irkilirler.

Okyanusya hariç tüm dünyada yerlidir. Okyanusya'ya gelişleri yerli memeliler için büyük bir tehdit oluşturur.

Akciğer solunumu yaparlar. Doğurarak çoğalırlar. Yavrularına bakarlar. Gelişimleri sırasında başkalaşım geçirmezler. Yavrularını sütle beslerler. Vücutlarında temiz kan dolaşır. Vücutları tüylerle kaplıdır.

Hayvanlar Hakkında Bilgiler

Hayvanlar (Latince; animadan türeyen animalia (çoğulu); yaşayan ya da ruh anlamında); biyolojik sınıflandırmada Metazoa ya da hayvanlar alemi olarak bilinen büyük canlılar grubudur. Genellikle çevrelerine uyum sağlayan ve diğer canlılarla beslenen çokhücreliler alemidir. Vücutları, embriyonun bazı metamorfozlar geçirmesiyle gelişir. Ökaryotik çok hücreli organizmalardır. Genellikle yer değiştirerek hareket eden, organik maddelerle beslenen, içgüdüleriyle hareket eden akıldan yoksun canlılar. Bugün bir milyona yakın hayvan türü bilinmektedir. Amip gibi gözle görülemeyecek kadar küçüklerinin yanısıra fil ve balina gibi dev yapılı olanları da mevcuttur. Çevremizde hergün kaşılaştığımız kedi, köpek, at ve kuşlar, hep omurgalı canlılardır.

Biyologlar
Biyologlar ile ilgili biyografiler.Tümünü oku (yeni pencerede açılır)
her ne kadar bitkilerle hayvanları birbirinden ayıran bazı özellikler saymışlarsa da, bunları birbirinden ayırmak oldukça güçtür. Hele mikroskobik olan bitki ve hayvanlar incelendikçe zorluk daha çok artar. Hayvanlar besinlerini bulmak, barınmak ve düşmanlarından kaçmak için hareket ederse de, sünger ve mercanlar hayvan oldukları halde yer değiştirmezler. Su yosunu gibi bazı bitkiler ve üreme hücreleri hayvanlar gibi hareket ederler. Yeşil renkli bitkilerde klorofil maddesi bulunursa da bir hayvan olan yeşil hidrada da vardır. Mantar gibi bazı bitkilerde ise klorofil hiç bulunmaz. Bitkiler besinlerini kök gibi dış organlarla alır. Kabuklulardan olan sakkülina hayvancığı da besinlerini köke benzer organlarıyla alır. O halde hayvanların çoğunun besinlerini ağız ve sindirim aygıtlarıyla alması, ayrıca bir fark olamaz. Hayvanlarda sinir sistemi bulunur. Bitkiler bundan mahrumsa da amip gibi bir hücreli hayvanlarda da sinir sistemi bulunmaz. Hayvan hücrelerinde selüloz zarı bulunmaz. Bununla beraber birçok su yosunlarının üreme hücrelerinde de yoktur. Hayvanlarda büyüme sınırlı, bitkilerde sınırsızdır. Sınırsız büyüme, ancak gelişmiş bitkiler için geçerlidir.

Hayvanların organ ve vücut yapıları yaşadıkları ortama uygun olacak şekildedir. Suda yaşayanların vücutları mekik gibidir. Vücutlarında kıl ve tüy bulunmaz. Çoğu solungaç solunumu yapar. Kara hayvanlarının vücutları kıl veya pullarla örtülü olduğu gibi kuşlarda da kanat ve tüyler bulunur. Çoğunun rengi yaşadığı ortama uyum sağlar. Düşmanlardan gizlenmek için bukalemun gibi renk değiştirenleri de vardır. Deniz hidrası, sünger ve mercan gibi bazı hayvanlar tomurcuklanma ile ürer. Balık, kurbağa, semender, kertenkele, yılan, timsah, kaplumbağa, kuş yumurtlayarak çoğalırlar. Memeli hayvanlar ise, yavrularını doğururlar. Evcil hayvanların çoğunu memeliler veya kuşlar teşkil eder.

Her hayvanın düşmanlarından korunacak, avını yakalayacak silahı vardır. Boynuz, çifte, pençe, gaga, diş birer savunma organı olduğu gibi yılan ve akrepler de zehirlerini avlanma ve korunmada kullanırlar. Mürekkep balığı ve ahtapotlar da, tehlike anında mürekkep kesesinin salgısı olan siyah bir boyayı suya püskürtürler. Böylece düşmanlarıyla aralarında bir boya perdesi meydana getirirler. Salgıladığı boyanın hasmına verdiği şaşkınlıktan istifade ederek de hızla oradan uzaklaşırlar. Afrika çekirgesi, düşmanına karşı köpüklü kimyevi bir sıvı fışkırtır. Benzer bir mekanizma bombardıman böceklerinde de görülür. Arka kısmında bulunan namluya benzer organını istediği tarafa çevirebilir. Büyük bir gürültüyle patlayan namludan 100°C sıcaklığında bir sıvıyı düşmanına fışkırtır. Kokarcanın kokusuyla pislenmiş bir hayvan, avlanmakta zorluk çeker. Avları, kokusunu uzaktan duyduğundan kaçarlar. Kokusu haftalarca çıkmaz. Açlıktan ölme tehlikesi geçirir. Bir daha kokarcayla karşılaşınca kaçmayı tercih eder. Amerika kıtasına mahsus olan mufit, gayet pis bir koku yayar. Bunun fışkırttığı sıvı kokarcanın sıvısından daha tehlikelidir. Çünkü insan vücuduna temas ettiği yerlerde gayet şiddetli bir iltihap ve ızdırap meydana getirir.

Vücud ısıları çevreye ve faaliyetlerine bağlı olarak değişen hayvanlara soğukkanlı veya değişken ısılı (poikilotherm); buna karşılık vücut ısıları sabit olanlara ise, sıcakkanlılar (homoiyotherm) denir. Kuş ve memeliler sıcakkanlıdır. İnsan da sıcakkanlı olup vücut ısısı 37°C’dir.

Bazı sıcakkanlı hayvanların vücut ısısı (°C hesabıyla): At: 37,7, balina: 36,7, güvercin: 41-43, inek: 38,5-39,5, kedi: 38-39,5 serçe: 44, şahin: 40.

Bazı hayvanların normal ömrü: Adatavşanı: 50 yıl, arslan: 35 yıl, asya fili: 70 yıl, at: 40-60 yıl, ayı: 25-30 yıl, devekuşu: 70 yıl, dev kaplumbağa: 150-200 yıl, eşek: 60-106 yıl, kargalar: 100 yıl, karaca: 15 yıl, kanarya: 34 yıl, leylek: 70 yıl, sazan: 100 yıl, papağan: 60-100 yıl, turnabalığı: 100 yıl.

Tarihçe
İnsanoğlunun isim kullanmaya başlaması sistematiğin başlangıç noktası olarak kabul edilir. MÖ 383-322 yıllarında Aristo "hayvanlar yaşam şekillerine, hareketlerine, vücut yapılarına, alışkanlıklarına göre sınıflandırılabilir" diyerek bu bilimin temelini oluşturur. Bu düdşünce 2000 yıl sürmüştür. 1627-1705 yıllarında John Ray sınıflandırmada doğal sistemi ileri sürmüştür. Linne yazdığı Systema Natura adlı kitabıyla zoolojik nomenklatürün başlangıcını oluşturmuştur. Linne'nin çalışmaları birçok sistematikçiyi etkilemiş, hatta bir sonraki yüzyıla da damgasını vurmuştur. Bu nedenle Linne taksonominin babası olarak kabul edilmiştir. 100 yıl sonra Charles Darwin evrim teorisi ile tüm çalışmaları etkilemiştir. 1866'da Haeckel'in filogenetik ağaç sistemi sistematikçilere yararlı oluştur. Bu dönem taksonominin en önemli periyodu olmuştur. Hergün yeni cinsler, takımlar ortaya çıkmıştır. Daha sonraki yıllarda sadece türler düzeyinde alışmalar yapılmıştır. Mendel kanunlarının bulunmasıyla önce genetiğin, sonra populasyon genetiğinin gelişimi gerçekleşmiş, günümüzde sistematik çalışmalarda moleküler düzeye inilmiştir. Günümüzde tanımlanmış ve sınıflandırılmış 1.350.000 tür olduğu bilinmektedir. Bunların 1.300.000'ini omurgasızlar oluşturmaktadır. Geri kalan fosillerle birlikte 65.000 tür Chordata şubesinde incelenmektedir. Günümüzde yaşayan yaklaşık 43.000 kordalı bulunmaktadır. Bunun 42.000'i Vertebrata'ya, 1000 kadarı da ilkel kordalılara aittir.

Hayvanlar aleminin Sınıflandırılması
İlim adamları bir milyona yakın hayvan çeşidi keşfetmişler ve daha da yenileri keşfedilmektedir. Hayvanların sayıları da türden türe değişir. Hayvanlar hemen hemen dünyanın her yerine yayılmışlardır. Kutuplardaki buzullardan ekvator bölgelerine, basıncın insanın dayanamayacağı kadar yüksek olduğu okyanus diplerinden atmosfer yoğunluğunun çok az olduğu yüksek dağların zirvelerine kadar her yerde yaşarlar.

Hayvanların büyüklükleri de oldukça değişiktir. İnsan akyuvarlarının içinde yaşayan hayvanlar ve 30 metreden büyük balinalar vardır.

Sistemli bir metodla hayvanların sınıflandırılması, onların incelenmesinde büyük kolaylıklar sağlar. Böylece yeni keşfedilen türler, bilinenlerle olan münasebetine göre uygun bir sınıfa konur.

Hayvanların ve bitkilerin hususiyetlerine sahib olan bazı canlılar vardır ki, bunların sınıflandırılması zordur. Bunlardan bir tanesi bir tatlı su canlısı olan öğlenadır. Kamçısı ile suda hareket edebilir. Fakat bu canlı klorofil maddesi ihtiva eder. Bundan dolayı öğlenayı botanikçiler bitki, zoologlar hayvan olarak kabul eder. Kış uykusuna yatan, göç eden, geviş getiren, elektrik ve ışık üreten çeşitli hayvan grupları vardır. Mevsimlere bağlı olarak renk değiştirenler, kilerlerinde kışlık yiyecek depo edenler, köle kullananlar da mevcuttur. Ayı gerçek manada kış uykusuna yatmaz. Kırlangıç ve leylekler soğuklar yaklaşınca sıcak ülkelere göç eder. Koyun, keçi, deve gibi hayvanların mideleri birkaç bölmeli olduğundan geviş getirerek besinlerini ikinci bir öğütmeye tabi tutarlar. At geviş getirmez. Gelincik, avlarını felçleştirerek canlı olarak kilerlerinde depolar. Bugün halen keşfedilememiş yüzlerce hayvan türü vardır.

Hayvanlar Alemi
1. Omurgalılar

a. Memeliler

b. Kuşlar

c. Sürüngenler

d. Amfibyumlar

e. Balıklar

2. Eklembacaklılar

a. Böcekler

b. Örümcekler

c. Çok ayaklılar

d. Kabuklular

3. Yumuşakçalar

a. Kafadanbacaklılar

b. Karındanbacaklılar

c. Yassı solungaçlılar

4. Derisidikenliler

a. Denizkestaneleri

b. Denizyıldızları

c. Yılanyıldızları

d. Denizhıyarları

e. Denizlaleleri

5. Solucanlar

6. Selentereler (Sölentereler)

7. Süngerler

8. Bir Hücreliler

a. Kökbacaklılar

b. Kamçılılar

c. Haşlamlılar

d. Sporlular

Hayvanlarda yavru sevgisi:
Hayvanlar yavrularına hiçbir zarar vermeden, tahriş yapmadan uzak yerlere götürebilirler.

Yarasalar emin yer bulana kadar 2-3 gün yavrularını sırtlarında taşırlar.

Aksilokop adlı böcek yumurtladıktan hemen sonra ölür. Yavrusunu hiç görmez. Buna rağmen yumurtadan çıkacak yavrusuna gösterdiği ihtimam dikkate şayandır. Yavrusu bir sene gıdasını temin edecek yapıda yeteneğe dahip değildir. Bundan dolayı anne, bir ağaç parçasında uzunca bir oyuk meydana getirir. Çiçek yapraklarını ve bazı yumuşak dalları buraya doldurmaya başlar ve oraya bir yumurta bırakır. Sonra ağaçtan çıkardığı tozları hamur haline getirip tavan yapar. Bundan sonra başka bir yuva yapmaya koyulur. Buraya bıraktığı yiyecekler bu yavruya tam bir sene yeter.

Eşek arısı toprakta kazdığı çukura yumurtasını bırakmadan evvel avladığı hayvanları da yumurtanın yanına bırakır. Sonra üstünü örter.

Yapılan bir araştırmada, bir serçenin yeni çıkmış yavrusuna gıda aramak için 700’den fazla sefer yaptığı tesbit edilmiştir.

Yavrularının kaybolması üzerine hayvanlardaki hüzün, insanlardan daha çok olduğu tahmin edilmektedir.

At, yavrusu öldüğünde acı acı kişner, gözlerinden yaşlar akar, cesedinin başına kimseyi yaklaştırmaz. Gömdükten sonra başında bekler. Yemeden içmeden kesilir. Bazılarında bu üzüntü ve keder, ölümle neticelenir.

Tavuk, kaz, köpek gibi hayvanların yavrularını vermemek için insanlara saldırdığına çok sık rastlanır.

Yaban domuzu avında, domuzlar, yavrularını bırakıp kaçmıyorlar, bilakis yavrularını burunları ile iterek kaçmalarını sağlıyorlar.

Kangurunun tehlike görünce yavrularını karnındaki torbaya doldurup kaçtığı bilinmektedir.

Memeliler yavrularıyla saatlerce neşe içinde oynarlar.

Hayvanlarda haberleşme:
Hayvanlar, aralarında haberleşmek için çeşitli usuller kullanırlar. Bu bazan sesle, bazan hareketle, bazan da koku, renk veya ışık sinyalleriyle gerçekleşir. Hayvanların bir kısmı bir çeşit mors alfabesi ile konuşur. Birçok balık türü de yaydıkları elektrik sinyalleriyle haberleşirler. Pekçok sayıda tatlı su balığı zayıf elektrik sinyalleri yayar. Bunlarla karanlıkta yollarını bulur ve birbirleriyle haberleşirler. Yaşayan hayvan çeşidi kadar lisan çeşidi mevcuttur. Her hayvan türü, kendine has bir dil ile anlaşılır.

Sinyali alan hayvan, bunun hangi anlama geldiğini anlayarak harekete geçer. Haberleşmenin aynı cins hayvanlar arasında olması, kısa ve öz olması önemlidir. Haberleşmede sinyaller; cinsel çağrı, korunma, rakibini tehdit etme, birbirini tanıma, besinin yerini bildirme, tehlikeyi haber verme gibi maksatlarla kullanılır. Böceklerin çoğu, vücudun eğe şeklindeki bir kısmını cisme vurarak, kas yardımı ile bir zarı titreterek ses çıkarırlar. Ateş böceği gibi hayvanlar da ışık sinyalleriyle haberleşirler.

Son zamanlara kadar balıklar dilsiz sanılırdı. Fakat yapılan araştırmalar birçok balığın yüzgeçleri, dişleri, kemikleri, yüzme keseleri, solungaç veya kaslarıyla ilginç sesler çıkardığını gösterdi. Amazon Nehrinin sularında kuşlar gibi cıvıldayan, trampet çalan, tabanca ateşi veya köpek hırlamaları gibi sesler çıkaran balıklar vardır. İşitme organları “labiren” denen bir kapsül içinde bulunan iç kulaktan ibarettir. Bununla sudaki ses titreşimlerini işitirler.

Kuzusunu kaybeden koyun, meleyerek yavrusunu arar. Geyikler bir tehlikenin varlığını ayaklarını hızla yere vurarak arkadaşlarına duyururlar. Tavşanlar da, kızgınlık veya alarm işareti vermek için arka ayaklarını sertçe yere vururlar. Yunuslar, su altında çeşitli sinyaller çıkararak haberleşirler. Kuşların çoğu öterek, leylek gagasını takırdatarak hemcinsleriyle anlaşır. Miyavlamak, kişnemek, havlamak, böğürmek çeşitli hayvanların lisanıdır. Kunduzlar, geniş ve yassı kuyruklarını tehlike durumunda suya çarparak çıkardığı seslerle arkadaşlarını uyarırlar. Bir geyik, kuyruğunu aniden kaldırıp beyaz kısmını göstererek yavrusuna “Beni takip et!” demek ister. Tropik bölgelerde yaşayan “ağaç karıncaları”, ağaç kabuklarına ve yapraklara vurmak suretiyle ağaçtan ağaca birbirleriyle konuşurlar. Ağaç galerilerde yaşayan böcekler başlarını sert zemine vurarak haberleşirler. Eski mobilya ve ahşap eşyalarda bazan koro halinde başlarını vurmaya başlarlar. Gecenin sessizliğinde hastaları ürkütürler.

Ayrıca bakınız
Ağustos Böceği
Ağaçkakan
Ahtapot
Akbaba
Akrep
Alabalık
Albatros
Antilop
Armadillo
Arı
Aslan
At
Ayı
Babun
Balina
Balık
Baykuş
Bizon
Boğa
Bufalo
Bukalemun
Bülbül
Bıldırcın
Çakal
Çalıkuşu
Çekirge
Ceylan
Çita
Civciv
Dağ Keçisi
Deniz Anası
Deniz Ayısı
Denizatı
Deve Kuşu
Deve
Dinazor
Domuz
Engerek
Eşek Arısı
Eşek
Fare
Fil
Flamingo
Fok
Gelincik
Gergedan
Geyik
Gibon
Goril
Güvercin
Hamam Böceği
Hamster
Hindi
Horoz
İguana
İnek
İskete Kuşu
İspinoz
İstakoz
İstiridye
Jaguar
Kanarya
Kangal
Kanguru
Kaplan
Kaplumbağa
Kara Tavuk
Karabatak
Karga
Kartal
Karınca
Karıncayiyen
Katır
Kaz
Keçi
Kedi
Keklik
Kelaynak
Kelebek
Kene
Kerkenez
Kertenkele
Kirpi
Kiwi
Koala
Kokarca
Koyun
Kuğu
Kuşlar
Kunduz
Kurbağa
Kurt
Kuzgun
Kırlangıç
Köpek
Köpek
Köstebek
Lama
Lemur
Leopar
Leylek
Maki
Mamut
Martı
Maymun
Mayıs Böceği
Midilli
Muhabbet Kuşu
Orangutan
Öküz
Ördek
Örümcek
Panda
Panter
Papağan
Pelikan
Penguen
Piton
Porsuk
Puma
Rakun
Ren Geyiği
Saka Kuşu
Saksağan
Salyangoz
Sansar
Semender
Serçe
Serval
Sincap
Sinek Kuşu
Sinek
Sivrisinek
Solucan
Somon
Su Aygırı
Susamuru
Sülün
Sırtlan
Şahin
Şempanze
Tahta Kurusu
Tarantula
Tavuk
Tavuskuşu
Tavşan
Tilki
Timsah
Turna
Tırtıl
Tırtıl gündüz ve gece kelebeklerinin larvasıdır. Göğüs bölümlerinde üç çift bacakları vardır.
Uğur Böceği
Vaşak
Yarasa
Yunus
Yusufçuk
Yılan
Yengeç
Zebra
Zürafa

Alfabetik Hayvan isimleri

A

Acı balık - Rhodeus. (Balık cinsi)
Ada tavşanı - Leporidae. (Tavşan familyası)
Addaks - Addax nasomacululatus. (Memeli türü)
Adımlayıcıyarımkanatlıgiller (Böcek familyası)
Afgan tazısı (Köpek türü)
Afrika çakır kuşu - Accipiter tachiro. (Kuş türü)
Afrika mavi bıldırcını - Coturnix adansonii. (Kuş türü)
Afrika yaban kedisi - Felis silvestris lybica. (Kedi alt türü) (Kedigiller)
Afrika yaban köpeği - Lycaon pictus. (Köpek türü)
Aguti - Dasyprocta. (Kemirici cinsi)
Ağaç arısı - (Böcek türleri)
Ağaç kurbağası - Hylidae. (Kurbağa familyası)
Ağaç yılanı - Colibridae. (Yılan familyası)
Ağaçkakan - Picidae. (Kuş familyası)
Ağaç kırlangıcı - Artamidae. (Kuş familyası)
Ağaç sivrifaresi - Tupaiidae. (Memeli familyası)
Ağaç tavuğu - Cracidae. (Kuş familyası)
Ağaç tırmaşık kuşu - Dendrocolaptidae. (Kuş familyası)
Ağustos böceği - Cicadidae. (Böcek familyası)
Ahtapot - Octopus. (Yumuşakça cinsi)
Airedale teryesi (Köpek türü)
Ak ayaklı fare - Peromyscus. (Fare cinsi)
Ak balina - Delphinapterus. (Balina türü)
Ak dağ keçisi - Oreanos americanus. (Keçi türü)
Ak kuyruklu geyik - Odocoileus virginianus. (Geyik türü)
Akbaba - Aegypiinae. (Kuş alt familyası)
Akbalık - Leuciscus cephalus. (Balık türü)
Akciğer kılkurdu - ****strongyloidea. (Asalak kurtları üst familyası)
Akciğerli balık - Dipnoi. (Balık takımı)
Akciğerli salyangoz - Pumonata. (Salyangoz alt sınıfı)
Akgerdan - (Kuş türleri)
Akgöz - Zosterons. (Kuş cinsi)
Akita (Köpek türü)
Ak kelebek - Pieridae. (Kelebek familyası)
Akrep - Scorpionida. (Örümcek takımı)
Ak sinek - Aleurodidae. (Böcek takımı)
Ak sungur - Falco rusticolus. (Kuş türü)
Akuçi - Myoprocta. (Kemirici türü)
Al yanaklı şebek - Macaca mulatta. (Şebek türü)
Alabalık - Salmonidae. (Balık familyası)
Alaca baykuş - Strix aluco. (Kuş türü)
Alaca köpekbalığı - Orectolobidae. (Balık familyası)
Ala geyik - Dama dama. (Kuş türü)
Alakarga - Garrulus glandarius. (Kuş türü)
Alamecek - Rhodopechys sanguinea. (Kuş türü)
Alaska karabalığı - Dallia pectoralis. (Kuş türü)
Alaska malamutesi (Köpek türü)
Alaycı kuş - Mimidae. (Kuş familyası)
Alligator - (iki sürüngen türü)
Alman kısa tüylü puanteri - (Köpek türü)
Alman telsi tüylü puanteri - (Köpek türü)
Altınbaş kefal - Liza aurata. (Balık türü)
Amerika siyah ayısı - Ursus americanus. (Memeli türü)
Anadolu parsı - Panthera pardus tulliana. (Memeli türü)
And kondoru - Vultur gryphus. (Kuş türü)
Angora tavşanı - (Memeli türü)
Antilop - Bovidae. (Boynuzlugiller familyası)
Arap kekliği - Alectoris melanocephala. (Kuş türü)
Arı - Apoidea. (Böcek takımı)
Aslan - Panthera leo. (Memeli türü)
Asya mavi bıldırcını - Coturnix chinensis. (Kuş türü)
Asya siyah ayısı - Ursus thibetanus. (Memeli türü)
At - Equus caballus. (Memeli türü)
Atmaca - Accipiter. (Kuş türü)
Avustralya yaban köpeği - Canis lupus dingo. (Köpek türü)
Ay balığı - Mola mola. (Balık türü)

B

Babuin - Papio. (Maymun cinsi)
Bağırtlak - Pterocles orientalis. (Kuş familyası)
Bağ yılanı - (Yılan türleri)
Bakırbaş yılan - (Yılan türleri)
Bakır kelebeği - Lycaenidae. (Kelebek alt familyası)
Bakteri
Bal karıncası - (Karınca türleri)
Balaban - Botaurus stellaris. (Kuş türü)
Bal arısı - Apis. (Böcek türü)
Balina - Cetacea. (Balık takımı)
Balıkçı kedi - Prionailurus viverrinus. (Memeli türü)
Bayağı atmaca - Accipiter nisus. (Kuş türü)
Bayağı çakır kuşu - Accipiter gentilis. (Kuş türü)
Bayağı doğan - Falco peregrinus. (Kuş türü)
Berberi kekliği - Alectoris barbara. (Kuş türü)
Bıldırcın - Coturnix coturnix. (Kuş türü)
Bıyıklı balık - Barbus barbus. (Balık türü)
Boz ayı - Ursus arctos. (Memeli türü)
Boz doğan - Falco columbarius. (Kuş türü)
Boz tuygun - Circus cinereus. (Kuş türü)
Bozkır tuygunu - Circus macrourus. (Kuş türü)
Buldok (Köpek türü)
Büyük sarı başlı akbaba - Cathartes melambrotus. (Kuş türü)

C

Cengel kedisi - Felis chaus. (Memeli türü) (Kedigiller)
Ceylan - Gazella. (Memeli cinsi) (Boynuzlugiller)

D

Dağ ispinozu - Fringilla montifringilla. (Kuş türü)
Dağ kargası - (Kuş türü)
Dağ keçisi - Capra aegagrus. (Memeli türü)
Dağ koyunu - Ovis prientalis. (Memeli türü)
Dağ kunduzu - Aplodontia rufa. (Kemirgen türü)
Dağ yılanı - Dispholidus typus. (Yılan türü)
Dalga kuşu - Aphriza virgata. (Kuş türü)
Dalıcı martı - Alcidae. (Kuş familyası)
Daman - Hyracoidae. (Memeli familyası)
Danaburnu - Gryllotalpidae. (Böcek familyası)
Darwin kurbağası - Rhinoderma darwinii. (Kurbağa türü)
Dazlak kartalı - Haliaetus leucocephalus. (Kuş türü)
De Brazza maymunu - Cercopithecus neglectus. (Maymun türü)
Degu - Octodon degus. (Memeli türü)
Degugiller - Octodontidae. (Memeli familyası)
Delikliler - Foraminiferida. (Tek hücreli takımı)
Dere kaya balığı - Gobio gobio. (Balık türü)
Deve - Camelus. (Memeli cinsi)
Dingo - Canis lupus dingo. (Köpek türü)
Doberman (Köpek türü)
Doğan - Falco. (Kuş türü)
Dudak ayısı - Melursus ursinus. (Memeli türü)
Dülger - Zeus faber. (Balık türü)

E

Eğrez balığı Vimba vimba Balık türü Sazangiller
Engerek Viperidae Sürüngen familyası Viperidae
Eşek Equus asinus Memeli türü Atgiller
Eşek arısı Vespa crabro Böcek türü Vespidae

F

Falkland tilkisi - Dusicyon australis. (Memeli türü)
Fare (Memeli türü)
Fiji çakır kuşu - Accipiter rufitorques. (Kuş türü)
Fil - Elephantidae. (Memeli türü)
Flamingo - Phoenicopteridae. (Kuş türü)
Fok - (Memeli türü)

G

Gelincik Mustela Memeli cinsi Sansargiller
Gelincik Gaidropsanis mediterraneus Balık türü Gadidae
Geyik Cervidae Memeli familyası Geyikgiller
Goril Gorilla gorilla Memeli türü Hominidae
Gördek Rutilus rubilio Balık türü Sazangiller
Gözlüklü ayı Tremarctos ornatus Memeli türü Ayıgiller
Güvercin Kuş türü

H

Halkalı kuyruklu kedi - Bassariscus astutus. (Memeli türü)
Hamsi - Engraulis encrasicholus. (Balık türü)
Has kefal - Mugil cephalus. (Balık türü)
Havana kedisi - (Memeli türü)
Havuz balığı - Carassius carassius. (Balık türü)
Hindi - (Kuş türü)
Hindi akbabası - Cathartes aura. (Kuş türü)
Horoz - Gallus gallus. (Kuş türü)
Humboldt pengueni - Spheniscus humboldti. (Kuş türü)

I

Istakoz (Kabuklu türü)

J

Jaguar - Panthera onca ya da Leo onca. (Kedigiller familyası)
Jakana (Kuş türü)
Japon atmacası - Accipiter gularis. (Kuş türü)
Japon bıldırcını - Coturnix japonica. (Kuş türü)
Japon kedisi (Kedi türü)
Japon köpeği (Kuş türü)
Jibon (Maymun türü)

K

Kadife balığı - Tinca tinca. (Balık türü)
Kahverengi bıldırcın - Coturnix ypsilophora. (Kuş türü)
Kahverengi sırtlan - Hyaena brunnea. (Memeli türü)
Kaliforniya kondoru - Gymnogyps californianus. (Kuş türü)
Kanarya - Serinus canaria. (Kuş türü)
Kanatlı tuygun - Circus buffoni. (Kuş türü)
Kangal balığı - Garra rufa. (Balık türü)
Kanguru (Memeli türü)
Kaplan - Panthera tigris. (Memeli türü)
Kaplumbağa - (Sürüngen türü)
Kar kazı - Anser caerulescens. (Kuş türü)
Kar leoparı - Uncia uncia. (Memeli türü)
Kara akbaba - Coragyps atratus. (Kuş türü)
Kara kakadu - Calyptorhyncus lathami. (Kuş türü)
Karakulak - Caracal caracal. (Memeli türü)
Karınca - Formicidae. (Böcek türü)
Katır - Mulus. (Memeli türü)
Kaya kekliği - Alectoris graeca. (Kuş türü)
Kaz - Anserinae. (Kuş türü)
Keçi - Capra aegagrus hircus. (Memeli türü)
Kedi - Felis silvestris catus. (Memeli türü) (Kedigiller)
Kedi balığı - Scyliorhinidae. (Balık familyası)
Kedigiller - Felidae. (Memeli familyası) (Kedigiller)
Kel balık - Amia calva. (Balık türü)
Keseliler - Marsupialia. (Memeli takımı)
Kınalı keklik - Alectoris chukar. (Kuş türü)
Kısa gagalı kara kakadu - Calyptorhyncus latirostris. (Kuş türü)
Kırlangıç - Hirundinidae. (Kuş türü)
Kırmızı kuyruklu kara kakadu - Calyptorhynchus banksii. (Kuş türü)
Kızmızı ayaklı keklik - Alectoris rufa. (Kuş türü)
Kızılgerdan - Erithacus rubecula. (Kuş türü)
Kızılgöz - Rutilus rutilus. (Balık türü)
Kızılkanat - Scardinius erythrophthalmus. (Balık türü)
Kızıl kırlangıç - Cecropis daurica. (Kuş türü)
Kızılsungur - Circus aeruginosus. (Kuş türü)
Koala - Phascolarctos cinereus. (Memeli türü)
Koca ağız balığı - Aspius aspius. (Balık türü)
Kodkod - Oncifelis guigna. (Memeli türü)
Kokarca - (Memeli türü)
Kolyeli keklik - Alectoris magna. (Kuş türü)
Koyun - Ovis aries. (Memeli türü)
Köpek - Canis lupus familiaris. (Memeli türü)
Kral akbaba - Sarcoramphus papa. (Kuş türü)
Ktenoforlar - Ctenophora. (Omurgasızlar şubesi)
Kudu - Tragelaphus. (Memeli türü)
Kuğu - Cygnus. (Kuş türü)
Kuğu kazı - Anser cygnoides. (Kuş türü)
Kukal - Centropus. (Kuş cinsi)
Kukumav - Athene noctua. (Kuş türü)
Kukri yılanı - Oligodon. (Yılan cinsi)
Kulağakaçan - Dermaptera. (Böcek takımı)
Kulaklı fok - Otariidae. (Fok familyası)
Kulaklı folya - Mobulidae. (Balık familyası)
Kulan - Equus hemionus. (Memeli türü)
Kum balığı (Balık türü)
Kum böceği - Cicindelidae.(Böcek familyası)
Kum kedisi - Felis margarita.(Kedi familyası)
Kum kuşu (Kuş türü)
Kum piresi - Talitridae. (Böcek familyası)
Kum yengeci - Ocypode. (Yengeç cinsi)
Kumru - Streptopelia decaocto. (Kuş türü)
Kunduz - Castor. (Kemirici cinsi)
Kupes - Boops boops. (Balık türü)
Kupro - Bos sauveli. (Sığır türü)
Kuravong - Strepera. (Kuş cinsi)
Kurbağa balığı - Uranoscopidae. ('Balık familyası)
Kurbağa - Anura. (Amfibyum takımı)
Kurdele balığı - Cepolidae. (Balık familyası)
Kurt - Canis lupus.
Kurt örümceği - Lycosidae. (Örümcek familyası)
Kurt ringa - Chirocentrus dorab. (Balık türü)
Kurt yılanı (Sürüngen türü)
Kurt balığı - Anarhichadidae. (Balık türü)
Kurtkıyan - Buphagus. (Kuş cinsi)
Kurt salyangozu - Aplacophora. (Deniz yumuşakçası sınıfı)
Kuskus - Phalangerinae. (Memeli alt familyası)
Kutu balığı - Ostraciontidae. (Balık familyası)
Kutu kaplumbağası - Terrapene. (Kaplumbağa cinsi)
Kutup ayısı - Ursus maritimus. (Ayı türü)
Kutup tilkisi - Alopex lagopus. (Tilki türü)
Kuyrukkakan - Oenanthe. (Kuş cinsi)
Kuyruklu kelebek - Papilioninae. (Kelebek alt familyası)
Kuyruklu kurbağa - Ascaphus truei. (Kurbağa türü)
Kuyruksallayan - Motacilla. (Kuş cinsi)
Kuyruksüren - Herpestidae. (Memeli familyası)
Kuzgun - Corvus corax. (Kuş cinsi)
Kuzey balinası - Balaenoptera borealis. (Balina türü)
Küçük atmaca - Accipiter minullus. (Kuş türü)
Küçük sakarca kazı - Anser erythropus. (Kuş türü)
Küçük sarı başlı akbaba - Cathartes burrovianus. (Kuş türü)
Küela - Quelea quelea. (Kuş türü)
Kürekayaklılar - Copepoda. (Omurgasız alt sınıfı)

L

Labirent balığı - Anabontoidei. (Balık alt takımı)
Lahana güvesi - Plutella maculipennis. (Böcek türü)
Lahana kelebeği - Pieris. (Kelebek cinsi)
Lahoz balığı - Epinephelus aeneus. (Balık türü)
Lak böceği - Laccifer lacca. (Böcek türü)
Lama - Lama glama. (Memeli türü)
Lamelli mantarlar - Agaricales. (Mantar takımı)
Landseer (Köpek türü)
Langur
Lapina - Labrus. (Balık cinsi)
Leopar - Panthera pardus. (Memeli türü)
Lepistes - Lebistes reticulatus. (Balık türü)
Leş kargası - Corvus corone. (Kuş türü)
Leş böceği - Silphidae. (Böcek familyası)
Levkit - Rutilus frisii. (Balık türü)
Levrek - Moronidae. (Balık familyası)
Leylek - Ciconiidae. (Kuş familyası)
Linsang - (Misk kedisi türleri)
Lipsoz - Scorpaena scrofa. (Balık türü)
Lir kuşu - Menura. (Kuş türü)

M

Malaya ayısı - Helarctos malayanus. (Memeli türü)
Manda - Bubalus bubalis. (Memeli türü)
Maymun - (Memeli türü)
Maymun kedi - Leopardus weidii. (Memeli türü)
Mavi kefal - Chelon labrosus. (Balık türü)
Mavi tavuskuşu - Pavo cristatus. (Kuş türü)
Mavi tilki - (Memeli türü)
Mercan yılanı - Micrurus. (Sürüngen türü)
Mezgit - Merlangius euxmus. (Sürüngen türü)
Miskgeyiği - Moschus moschiferus. (Memeli türü)
Miskkedisi - Viverrinae. (Memeli türü)
Misköküzü - Ovibos muschatus. (Memeli türü)
Misksıçanı - Ondatra zibethia. (Memeli türü)
Mongoz - Galidiinae. (Miskkedisigiller familyası)
Mors - Odobenus rosmarus. (Memeli türü)
Muflon - Ovis musimon, Ovis orientalis. (Boynuzgiller familyası)

N

Nar bülbülü - (Bakınız → Kızılgerdan) (Kuş türü)

O

Orangutan - Pongo pygmaeus. (Memeli türü)
Ormanhorozu - Tetrao urogallus. (Kuş türü)
Orman faresi - Anodomus sylvaticus. (Memeli türü)
Orkinos - Scombridae. (Balık türü)
Ornitorenk - Memeli
Oselo - Leopardus pardalis. (Memeli türü)

P

Pabuçgagalı - Balaeniceps rex. (Kuş türü)
Pakarana - Dinomys branickii. (Kemirgen türü)
Palamut - (Balık türü)
Pallas kedisi - Otocolobus manul. (Memeli türü) (Kedigiller)
Papaz balığı - Chromis chromis. (Balık türü) (Pomacentridae)
Pars - Panthera pardus. (Memeli türü) (Kedigiller)
Pars foku - Hydrurga leptonyx. (Fok türü) (Fokgiller)
Pars kedisi - Prionailurus bengalensis. (Memeli türü) (Kedigiller)
Pars kurbağası - Rana pipiens. (Kurbağa türü)
Patas maymunu - Erthrocebus patas. (Maymun türü)
Patka - (Ördek türü)
Pelikan - Pelecanus. (Kuş cinsi) (Pelikangiller)
Porsuk - Meles meles. (Memeli türü) (Sansargiller)
Puma - Puma concolor. (Memeli türü) (Kedigiller)

R

Rakun (Memeli türü)

S

Saka kuşu - Carduelis carduelis. (Kuş türü)
Sakarca kazı - Anser albifrons. (Kuş türü)
Salyangoz - (Yumuşakça türü)
Samur - Martes zibellina. (Memeli türü)
Sansar - (Memeli türü)
Sardalya - Sardina pilchardus. (Balık türü)
Sarı kuyruklu kara kakadu - Calyptorhyncus funereus. (Kuşu türü)
Saz tuygunu - Circus aeruginosus. (Kuş türü)
Sazan balığı - Cyprinus carpio. (Balık türü)
Serçe - Passeridae. (Kuş familyası)
Serval - Leptailurus serval. (Memeli türü)
Shar-Pei - (Köpek türü)
Sığır - Bos taurus. (Memeli türü)
Sincap - Sciuridae. (Memeli türü)
Sis balığı - Aspius vorax. (Balık türü)
Sivriburunlu fare - Soricidae. (Memeli türü)
Siyam kedisi - Felis silvestris. (Memeli türü)

T

Tahta balığı - Blicca bjoerkna. (Balık türü)
Tatlısu levreği (Balık)
Tavşan - (Memeli türü)
Tavuk - Gallus gallus domesticus. (Kuş türü)
Tavuskuşu - (Kuş türü)
Tembel hayvan - (Memeli türü)
Trakya levreği (Balık)
Tilki - (Memeli takımı)
Tirsi (Balık)
Tırtak (Yunus türü)
Timsah - (Sürüngen türü)

U

Uskumru - (Balık türü)
Uzun gagalı kara kakadu - Calyptorhyncus baudinii. (Kuş türü)
Uzun kuyruklu korella - Cacatua tenuirostris. (Kuş türü)

V

Vaşak - (Kedigiller familyası)

Y

Yabani kedi - Felis silvestris. (Memeli türü)
Yağmur bıldırcını - Coturnix coromandelica. (Kuş türü)
Yarasa - (Memeli türü)
Yemen kekliği - Alectoris philbyi. (Kuş türü)
Yeşil tavuskuşu - Pavo muticus. (Kuş türü)
Yılan - (Sürüngen türü)
Yılan balığı - (Balık türü)
Yoz atmaca - Accipiter brevipes. (Kuş türü)
Yuvarlak sardalya - Sardinella aurita. (Balık türü)
Yengeç

Z

Zargana - Belone belone. (Balık türü)
Zebra - (Memeli türü)
Zürafa - Giraffa camelopardalis. (Memeli türü)

Bitkiler Hakkında Geniş Bilgi

Bitkiler Alm. Pflazen (f), Fr. plante (f), İng. plants. Bulunduğu yere daha çok kökleriyle tutunarak gelişen (planktonlar hariç) ve üreyerek hayat süresini tamamladıktan sonra kuruyup ölen yosun, mantar, otsu veya ağaçsı yapıdaki canlı varlıklar. Canlılar (bionta), hayvanlar ve bitkiler alemi olmak üzere iki grupta incelenirler.

Bitki, fotosentezle beslenme, embriyon dokularının bireyin bütün yaşamı boyunca etkinliğini sürdürdüğü sınırsız büyüme özelliği, hücre çeperlerinin selülozlu ve görece sert oluşu, yer değiştirmeyi sağlayacak organların yokluğu nedeniyle yaşamını bulunduğu yere bağlı olarak sürdürme, duyu ve sinir sistemlerinin bulunmayışı gibi temel özelliklerle tanımlanan yaşam biçimi.

Bitkiler, topluluk halinde yaşarlar. Bitkilerin bir bölgede oluşturdukları örtüye bitki örtüsü denir. Flora, bir bölgede yetişen bütün bitki türlerinin hepsine denir. Herhangi bir bölgenin yaşam koşullarında gelişen, benzer ekolojik yapı içeren bitki topluluğuna vejetasyon denir. Bunlar 4 sınıftır: Ormanlar (her zaman yeşil tropikal yağmur, subtropikal, orta kuşak, sert yapraklı, iğne yapraklı, kışın yaprak dökenler, muson ormanları, tropikal kuru, mangrov, galeri, bataklık), Çalılar (maki, garig, psödomaki), otlar (savan, step, çöl), tundra. Bitkilerin yetişmesini etkileyen bir çok faktör vardır. Bunlar; ekvatora uzaklık, denizden yükseklik(rakım), arazi eğimi, ışık, sıcaklık, nem, yıllık yağış miktarı, toprak içeriği, canlı faktörler(insan, hayvan, diğer bitkiler, mikroorganizmalar)'dir.

Bitkiler, fotosentezle ekolojik dengeyi sağlamada temel rol oynadıklarından, canlılar dünyasında çok önemli yere sahiptirler.

Bitkiler aleminin 350.000'e yakın türü mevcuttur. 2004 itibariyle 287.655 bitki türü tanımlanmıştır. Bunlardan 258.650'si çiçekli bitkilerden, 15,000'i de yosunlardan olarak tanımlanmıştır. Bitkiler genelde ototrof (özbeslek) organizmalardır ve enerjilerini güneş ışığından alırlar. Birçok bitki kloroplastları sayesinde fotosentez ile organik bileşiklerini üretir. Bitki hücreleri genellikle kareye benzer şekildedir.

Bitkiler, yeryüzünde çok geniş alanlar kaplar. Yapılan hesaplara göre yeryüzünün bitki örtüsünü meydana getiren organizmalar topluca 2500 km3lük bir hacim (bir kenarı 13.5 km olan küp) kaplamaktadır. Buna karşılık hayvanlar ise 4.5 km3lük bir hacim içine sığabilmektedirler. Dolayısıyla bitkisel organizmalar hacim bakımından hayvansal organizmaların 555 katı yer kaplar.

Kara bitkileri tropik ormanlarda, toprak yüzeyinden itibaren 50 metreyi aşan kalınlıkta bir örtü meydana getirirler. Orman şartlarının elverişli olmadığı bölgelerde bu örtünün kalınlığı birkaç desimetre, hatta birkaç santimetreye kadar daralır. Bitkisel hayatın toprak yüzeyinin derinlerine inişi de sınırlıdır. İyi havalandırılan topraklarda bu birkaç metreyi bulur. Denizlerde ise ototrof (kendi beslek) bitkiler, 100-200 metreden derine inemezler. Buna karşılık 3000 metreden derinlerde heterotrof (adrı beslek) olarak yaşayan bitkisel planktonlara rastlanır.

Bitki ve hayvanları birbirinden ayırmak kolayca mümkündür. Ancak bitkiler ve hayvanlar aleminin alt kademelerine doğru inildikçe ve bilhassa ilkel yapılı olan canlılarda farklar azalır. Tek hücreli küçük plankton organizmaları içine alan kamçılılar (flagellatae) grubunda hayvan ve bitki olarak kesin şekilde ayırt edemediğimiz canlılar bulunmaktadır. Dolayısıyle klorofil ihtiva eden ve ototrof (kendi besinini kendi yapan, kendi beslek) olan kamçılılar bitkiler alemine klorofil ihtiva etmeyen ve heterotrof (besinini dışardan alan, adrı beslek) olarak beslenen formları ise hayvanlar alemine dahil olunurlar.

Bitkiler ve hayvanlar arasındaki farklar:

Bitkiler ve hayvanlar arasındaki belli başlı farklar şöyle sıralanabilir:

1. Genellikle bir bitki bulunduğu yere bağlıdır ve yer değiştirmez. Hayvanlar serbestçe hareket edebilirler. Fakat hayvanlarda, süngerler, mercanlar gibi sabit canlılar, ilkel bitkilerde de su yosunları, bakteriler gibi hareketli organizmalar vardır.

2. Bitkiler ihtiva ettikleri klorofil maddesinin yardımıyle CO2 asimilasyonu (özümleme) yapar ve güneş ışığından da faydalanarak inorganik maddelerden organik maddeler imal ederler. Yani ototrofturlar. Hayvanlar ise klorofil ihtiva etmediklerinden, özümleme yapamazlar. Ancak bitkiler aleminde de bakteriler, mantarlar, parazit ve saprofitler (çürükçül) gibi klorofil ihtiva etmeyen heterotrof organizmalar vardır. Bitkilere zarar veren canavarotu (Orabanche), küsküt (Cuscuta) önemli parazit bitkilerdir.

3. Bitki hücresi genellikle selüloz çeperden yapılmıştır. Hayvan hücrelerinde böyle bir çeper yoktur.

4. Bitkiler bölünür. Meristematik hücreleri sayesinde daima yeni dokular meydana getirip, süresiz gelişme kabiliyetleri vardır. Buna karşılık hayvanlarda büyüme ve gelişme sınırlıdır ve belirli bir devre sonra durur.

5. Bitkilerde besinler genellikle yüzeyleri tarafından erimiş halde osmoz olayı yoluyla alınır. Buna karşılık hayvanlar besinlerini bir ağız vasıtasıyla alırlar ve iç kısımlarında sindirirler.

6. Bitkilerin sinir sistemi yoktur. Uyartıların iletim yolu, plazma ve hormonlar vasıtası iledir. Hayvanlar aleminde ilkel formlar hariç bir sinir sistemi vardır. Gerek hayvan gerek bitkilerin müşterek özelliği ise hücrelerden meydana gelmiş olmalarıdır. Hücrenin ana maddesini ise protoplazma teşkil eder.

Gelişmiş bitkiler, görev ve yapıları farklı kök, gövde ve yaprak gibi kısımlarından meydana gelmektedir. İlkel bitkilerde ise su yosunlarında olduğu gibi bu kısımlara rastlanmaz ve yapıları tal adı verilen hücre topluluklarından meydana gelmiştir. Bir yere de genellikle rizoit adı verilen kökçükleri ile tutunurlar. Gelişmiş bitkilerde olduğu gibi farklılaşmış bir iletim sistemi de ihtiva etmezler.

Gelişmiş bitkileri bulunduğu yere kök adı verilen bir toprak altı organı tesbit eder. Kökler topraktan su ve suda erimiş halde bulunan tuzları alarak gövdeye iletirler. Kökler besin maddesi biriktirmek sureti ile depo organı vazifesi de görürler. Bitkiler aleminde en basit kök teşekkülü, eğrelti otunda görülür. Karayosunlarında ise köke benzer uzantılar, rizoit (köksü) adını alır.

Kökün başlıca özelliği, klorofilsiz olması ve yaprak taşımamasıdır. Tohumdan meydana gelen kök, ana kök adını alır. Ana kökten çıkan köklere de yan kök denir.

Gerek ana kök, gerek yan köklerin ucunda kaliptra (yüksük) bulunur ve kökün ucundaki büyüme hücrelerini korur. Kökün ucunun biraz yukarısında emici tüyler sıralanır.

Kökler bazı bitkilerde tutunma ve su emme işi yapabilmek için derinlere kadar inerler. Kurak yerlerde yetişen bitkilerden yoncanın (Medicago) kökleri 18 m, ılgın (Tamarix)ın 30 m, devedikeni (Alhani) nin ise 30-40 metreye kadar indiği görülür.

Bitkinin toprak üstünde yükselen kısmı genel olarak gövde adını alır. Gövde, esas-ana gövde, dal ve yapraklardan meydana gelir. Bitkiler aleminde en basit gövdeye yapraklı karayosunlarında (Musci) rastlanır. İletim demetleri taşıyan tipik gövde ancak eğreltilerde (Pteridophyta) görülür. Tohumlu bitkilerde ise daha ileri bir gelişme gözlenir.

Gövde genel olarak uçtan büyür. Büyüme, yaprak taslakları tarafından örtülmüş halde bulunan vejetasyon konisi tarafından sağlanır. Gövdenin uzamakta olan ucu, birbiri üzerine katlanmış yapraklardan ibaret olan tomurcuklarla örtülmüş ve bu suretle dış tesirlere karşı korunmuş bulunmaktadır.

Yaprakların gövdeye bağlandığı yere düğüm (nod) ve bu düğümler arasındaki uzun yapraksız kısımlara da düğümlar arası (internod) denir. Yan dallar ve yapraklar daima düğümlerde meydana gelir.

Karanlıkta yetişen bitkilerde klorofil maddesi teşekkül etmediğinden, bitkiler sarımtrak renkte olurlar. Böyle bitkilere etiyole olmuş denir.

Gövdeden çıkan dallar, bazan kısa bir uzama devresinden sonra gelişmeden kalırlar. Melez, sedir ve çamda iğne yapraklar, kısa sürgün olan bu dallar üzerinden çıkarlar.

Uzamalarına devam eden dallar ise uzun sürgünler meydana getirirler. Köknar ve ladinde durum böyledir. Gövdeler görevlerine ve yaşama çevrelerine bağlı olarak, bazı değişiklikler gösterir. Bu farklılıklara gövde metamorfozları denir. Soğan, yumru (patates), çilekteki sürünücü gövdeler (stalon) ve diken gövdeler (ateş dikeni, glediçya) gibi.

Bitkilerin fotosentez ödevini üzerine almış önemli bir organı da yapraktır. Bazı bitkelerde az gelişmiş halde olsalar dahi daima mevcutturlar. Işıktan faydalanabilmek, kolaylıkla gaz alıp vermek, su ve su buharı kaybedebilmek için kitlesine göre yüzeyi fazla veya az geniş yassı diken veya iğne şeklinde, klorofilce zengin ve iletim dokusu bir ağ gibi her tarafına yayılmış organlardır.

Bir yaprak ekseriya 3 kısma ayrılır:

1. Yaprak ayası (lamina),

2. Yaprak sapı (petiyol),

3. Yaprak tabanı (bazis).

Yapraklar da bitki üzerinde bulundukları yere göre değişik şekiller aldıkları gibi, bulundukları ortama göre de farklılıklar gösterir. Etli yapraklar (damkoruğu), depo yapraklar (soğan), sülük yapraklar (bezelye), farklılık gösteren yapraklardır.

Bitkilerin Yapısı

Bitki türleri
Bütün organizmalarda olduğu gibi, bitkilerin de taze ağırlıklarının büyük bir kısmını su teşkil eder. Su muhteviyatı, gelişmiş bitkilerin yapraklarında % 80-90, bazı sulu meyvelerde % 95'e kadar yükselir. Buna karşılık odunda % 50, tohumlarda ise % 13-14'e kadar düşer. Bitkinin kuru maddesi organik ve inorganik bileşiklerden ibarettir. İnorganik bileşikler organiklere nazaran azdır.

Bitkideki inorganik maddeler karbon, hidrojen, oksijen, fosfor, azot, kükürt, sodyum, potasyum, kalsiyum, mağnezyum, demir gibi elementlerden ibarettir. Bir bitkinin gelişmesi için hangi elementlerin gerekli olduğunu, herhangi bir elementin noksanlığının bitkinin gelişmesine nasıl etki ettiğini veya hangi hastalık arazlarına yol açtığını anlamak üzere su kültürü metodu kullanılmaktadır. Toprakta bulunan bu inorganik tuzların saf su içinde belli oranlarda eritilmesiyle sıvı bir besin ortamı hazırlanır. Böyle bir ortamın elde edilmesi için Knop ve Von der Crone reçeteler hazırlamışlardır.

Gövde genel olarak uçtan büyür. Büyüme, yaprak taslakları tarafından örtülmüş halde bulunan vejetasyon konisi tarafından sağlanır. Gövdenin uzamakta olan ucu, birbiri üzerine katlanmış yapraklardan ibaret olan tomurcuklarla örtülmüş ve bu suretle dış tesirlere karşı korunmuş bulunmaktadır.

Yaprakların gövdeye bağlandığı yere düğüm (nod) ve bu düğümler arasındaki uzun yapraksız kısımlara da düğümlar arası (internod) denir. Yan dallar ve yapraklar daima düğümlerde meydana gelir.

Karanlıkta yetişen bitkilerde klorofil maddesi teşekkül etmediğinden, bitkiler sarımtrak renkte olurlar. Böyle bitkilere etiyole olmuş denir.

Gövdeden çıkan dallar, bazan kısa bir uzama devresinden sonra gelişmeden kalırlar. Melez, sedir ve çamda iğne yapraklar, kısa sürgün olan bu dallar üzerinden çıkarlar.

Uzamalarına devam eden dallar ise uzun sürgünler meydana getirirler. Köknar ve ladinde durum böyledir. Gövdeler görevlerine ve yaşama çevrelerine bağlı olarak, bazı değişiklikler gösterir. Bu farklılıklara gövde metamorfozları denir. Soğan, yumru (patates), çilekteki sürünücü gövdeler (stalon) ve diken gövdeler (ateş dikeni, glediçya) gibi.

Bitkilerin fotosentez ödevini üzerine almış önemli bir organı da yapraktır. Bazı bitkelerde az gelişmiş halde olsalar dahi daima mevcutturlar. Işıktan faydalanabilmek, kolaylıkla gaz alıp vermek, su ve su buharı kaybedebilmek için kitlesine göre yüzeyi fazla veya az geniş yassı diken veya iğne şeklinde, klorofilce zengin ve iletim dokusu bir ağ gibi her tarafına yayılmış organlardır.

Bir yaprak ekseriya 3 kısma ayrılır:

1. Yaprak ayası (lamina),

2. Yaprak sapı (petiyol),

3. Yaprak tabanı (bazis).

Yapraklar da bitki üzerinde bulundukları yere göre değişik şekiller aldıkları gibi, bulundukları ortama göre de farklılıklar gösterir. Etli yapraklar (damkoruğu), depo yapraklar (soğan), sülük yapraklar (bezelye), farklılık gösteren yapraklardır.

Bitkilerin Yapısı

Bitki türleri
Bütün organizmalarda olduğu gibi, bitkilerin de taze ağırlıklarının büyük bir kısmını su teşkil eder. Su muhteviyatı, gelişmiş bitkilerin yapraklarında % 80-90, bazı sulu meyvelerde % 95'e kadar yükselir. Buna karşılık odunda % 50, tohumlarda ise % 13-14'e kadar düşer. Bitkinin kuru maddesi organik ve inorganik bileşiklerden ibarettir. İnorganik bileşikler organiklere nazaran azdır.

Bitkideki inorganik maddeler karbon, hidrojen, oksijen, fosfor, azot, kükürt, sodyum, potasyum, kalsiyum, mağnezyum, demir gibi elementlerden ibarettir. Bir bitkinin gelişmesi için hangi elementlerin gerekli olduğunu, herhangi bir elementin noksanlığının bitkinin gelişmesine nasıl etki ettiğini veya hangi hastalık arazlarına yol açtığını anlamak üzere su kültürü metodu kullanılmaktadır. Toprakta bulunan bu inorganik tuzların saf su içinde belli oranlarda eritilmesiyle sıvı bir besin ortamı hazırlanır. Böyle bir ortamın elde edilmesi için Knop ve Von der Crone reçeteler hazırlamışlardır.

Bitkilerde Yaşama ve Geçinme Şekilleri
Yaşama ve geçinme şekli bakımından bitkileri bir kaç gruba ayırmak mümkündür:

Ototrof bitkiler: Kökleri ile veya kök ödevini görebilen organları sayesinde yaşadığı ortamdan ham besin suyunu alabilen bütün yeşil bitkiler, fotosentez ile kendileri ve diğer canlılar için gerekli organik bileşikleri yaparlar. Bu olaya ototrofluk, böyle bitkilere ototrof bitkiler denir.

Parazit bitkiler: Birçok bitkiler beslenmeleri için gerekli besinleri başka bitkilerden alırlar. Küçük kök veya çekmene benzeyen özel uzantılarıyla kendilerini bazı bitkilere tesbit ederek besinlerini emerler. Böyle bitkilere “asalak” veya “parazit bitkiler”, sömürdükleri bitkiye de “konak” denir. Mesela, canavar otu (Orabanche), küskuta (Cuscuta), ökse otu (Viscum) parazit bitkilerdir. Ökse otu, yapraklarıyla fotosentez de yaptığından yarı parazit kabul edilir.

Simbiyont bitkiler: Simbiosis ortak yaşama demektir. Böyle bir halde farklı türlere ait iki fert bir birlik halinde yaşamaktadır. Bazı bakımlardan birbirlerine fayda sağlar. Simbiyont bitkilere en iyi örnek olarak alg ve mantar birliğinden meydana gelen likenleri verebiliriz.

Saprofit (Çürükçül) bitkiler: Saprofitlik heterotrofluğun (adrı beslek) bir çeşididir. Bakteriler ve mantarlar arasında saprofit yaşayanlar pek çoktur. Ekmek, peynir gibi besin maddeleri üzerinde küf yaparak gelişen Penicillium ve Aspergillus saprofit mantarlardır. Bunlar hayatlarını sürdürmek için hayvan veya bitki ölüleri, yahut canlıların boşaltım maddelerinden yararlanırlar. Enzimler hasıl ederek üzerinde yaşadıkları bileşikleri, hücrelerine alabilecekleri ufak moleküllere çevirirler veya bu çevirmelerden hasıl olan enerjiyi kullanırlar. Böyle canlılar devamlı olarak ölü organizmaları kokuşturur ve ayrıştırırlar. Ölmüş veya kokuşmuş organik maddeler üzerinde yaşayan saprofit bitkilere “çürükçül bitkiler” de denir. Saprofitler, salgılarıyla organik maddeleri inorganik maddelere dönüştürürler. Tarla mantarı, küfler ve bazı bakteriler saprofittir.

Böcek yiyen (Böcekçil-insektivor) bitkiler: Bu bitkiler diğer yeşil bitkiler gibi fotosentez yaparlar. Toprakta bulunan inorganik azot bileşiklerini alarak kullanırlar. Topraktaki azot bileşikleri ihtiyaca yetmediği zaman da, ufak böcekleri yakalayarak sindirim özsuları ile eritir ve onun organik azot birleşiklerinden faydalanırlar.

Yani böcek kapan bitkiler, bu yolu bir emniyet olarak kullanmaktadırlar.

Böcekçil bitkilerde böceklerin yakalanması için yaprakları özel değişikliklere uğramış, bitkinin cinsine göre fark gösteren kapan tertibatları meydana gelmiştir. Nepenthes'te bu kapan ibrik şeklindedir. Bu ibriğin ağzında dolaşırken kayarak dibine düşen böcekler, oradaki sıvı içinde boğulurlar ve ibriğin içini döşeyen bez hücrelerinin salgısı olan protein enzimlerinin etkisiyle eritilir ve sonra emilirler.

Drosera'da yaprak kenarları tentakül denen saplı bezlerle donanmıştır. Bezler yapışkan bir sıvı salarlar. Kokulu maddelerle cezbedilen böcekler bu sıvıya dokununca yapışırlar. Etraftaki tentaküller üzerine kapanır ve böcek hapsolur, sonra gene sindirim özsuları ile eritilerek emilir. Geride sadece kitin örtü kalır.

Dionea'da yaprağın orta damarı bir menteşe ödevini görür. Onun etrafında yaprağın iki yarısı üst üste kapanır ve kenardaki dişler birbirine girer. Bunu böceğin eritilme ve emilme işlemleri izler.

Bitkilerin Sınıflandırılması
Bitkilerin sınıflandırılmaları sistematikçiler tarafından farklı farklı ele alınmaktaysa da genel olarak çiçekli (tohumlu) ve çiçeksiz (tohumsuz) bitkiler olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bunun yanında her iki grubu ihtiva etmek üzere bitkiler alemi 7 bölüme ayrılarak incelenebilmektedir: 1) Bölünür bitkiler (bakteriler, virüsler, mavi-yeşil algler), 2) Su yosunları (algler), 3) Mantarlar (fungi), 4) Karayosunları, 5) Likenler, 6) Eğreltiler, 7) Tohumlu (çiçekli) bitkiler

Bunlar da kendi aralarında sınıflara, takım veya familyalara ayrılmaktadır.

Bitkiler, tohumsuz bitkiler (Cryptogamae) ve tohumlu bitkiler (Spermatophyta) olmak üzere iki büyük gruba ayrılır: fotosentez yaparak

Çiçeksiz Bitkiler
Tohumsuz bitkiler, ilkel bir gruptur ve sporla çoğalırlar. Bu bitkilerin çoğu kök, gövde, yaprak ve çiçek gibi organ farklılaşmalarını belirgin olarak göstermezler. Bitkinin tümü aynı yapıda, yapraksı ya da şeritsidir ve bu yapıya "tallus" denir. Talluslu tüm bitkilere "Thallophyta" denilmektedir. Daha gelişmiş olan ve organ farklılaşmaları gösteren bitkilere ise "Kormophyta", bu tip yapıyı da "kormus" denir.

Suyosunları (algler), karayosunları (Bryophyta), ciğerotları, boynuzotları, yapraklı karayosunları ve vasküler bitkileri (fosil türler ve eğreltiotları gibi) içeren gruptur.

Tohumlu bitkiler (Çiçekli Bitkiler)
Tohumlu bitkiler bulundurdukları "tohum"la tohumsuz bitkilerden ayrılırlar. Üreme ve yayılma organı olan tohum, iki şekilde oluşturulabilir ve tohumlu bitkiler buna göre iki büyük bölüme ayrılır:

*Açık Tohumlu Bitkiler - Gymnospermae: Tohum taslakları, meyva yaprakları tarafından örtülmeden açıkta tohum meydana getiren bitkiler.


Açık tohumlu bitkileri genellikle ağaçlar ya da ağaççık formundaki odunsu bitkiler oluşturur. Genellikle herdem yeşil olup, yaprakları çoğunlukla iğnemsi, şekilde bu yüzden de, kuraklığa dayanıklıdırlar.

*Kapalı Tohumlu Bitkiler - Angiospermae Tohum taslakları, meyva yapraklarının birleşmesiyle oluşan odacık içinde kapalı olarak tohum geliştiren bitkiler.


Kapalı tohumlular, açık tohumlulara göre daha gelişmişlerdir. Genellikle otsu, odunsu ve çalı formunda olurlar. Çoğunun kültürü yapılır ve ekonomik önemleri vardır. Kapalı tohumlular, iki çenekliler
İki çenekliler ya da ödikotlar (Latince: Eudicotidae), embriyonlarında iki çenek (kotiledon) bulunan bir çiçekli bitkiler grubudur. Yaklaşık 199.350 (IUCN sistemine göre) türle temsil edilirler.Tümünü oku (yeni pencerede açılır)

(Magnoliopsida, Dicotyledoneae) ve bir çenekliler (Liliopsida, Monocotyledoneae) olmak üzere 2 sınıfa ayrılır.

Ödem Söken Besinler ve Yiyecekler Nelerdir?

DfvXSER.jpg

Ödem nedir?


Öncelikle ödemin ne olduğunu kısaca açıklayalım;

Şişkinlik şeklinde görülen ödem, hücre içi sıvılarının hücre dışına çıkarak doku aralarında ve cilt altında birikmesi nedeniyle oluşan şişliklerdir.

Ödem daha çok kadınlarda görülen bir durumdur. Ödeme neden olan en önemli etkenler ise alınan su ve tuz miktarlarıdır. Ödemin görülme yerleri ise daha çok göz kapakları, eller ve ayaklardır. Bu bölgelerde yaşanan ödemlerin öncelikli nedenleri alerjik reaksiyonlar ya da kandaki protein düşüklüğü olabilir.

Tuz ödeme neden olur
Ödem yani şişkinlik için en tehlikeli şey tuzdur. Vücuda giren 1 gram tuz, kendi hacminin ve ağırlığının 200 katı kadar yani 200 ml. sıvı tutar. Bu nedenle ödem sorunu yaşayanların öncelikle tuz tüketimlerini azaltmaları gerekir.

Tuzun yanı sıra, bazı baharatlar, yapay tatlandırıcı ve hazır soslar, alkollü içecekler ve kafein de ödeme neden olabilen besinler arasında yer alır. Ayrıca uzun süre hareket etmemek ve sabit pozisyonda durmak da el ve ayaklarda şişmeler yaratır.

Ödem söktürücü besinler


Vücutta tutulan su miktarını azaltmak için bazı yiyecekleri düzenli olarak tüketmek gerekir.

Ödem azaltmak için özellikle sabahları ilk olarak probiyotik yoğurt yenebilir.
Ananas, kivi ve nar gibi meyvelerin de ödem söktürücü özelliği vardır.


Vücuttaki ödemi azaltmak için her gün bir veya birkaç öğünde bu meyvelere yer verilebilir.

Ayrıca tarçın, karanfil ve yeşil çaydan da ödem söktürücü olarak faydalanılabilir.
Bunun yanı sıra maydanoz ve kiraz sapı kaynatılarak suyu içilebilir.

Yeşil yapraklı sebzeler de ödeme karşı etkilidir.
Ödem azaltmak için yapabileceğiniz bir başka şey de bol bol su içmektir. Her gün 2,5 -3 litre kadar su tüketmeye çalışın.

Siyah turpun faydaları nelerdir?

"Siyah turp neye iyi gelir?" diye merak ediyorsanız yanıtlayalım! Siyah turp kuru öksürüğü giderir, idrar söktürür, kan yapıcı etkisi vardır. İşte siyah turpun diğer yararları...


  • Kansere karşı iyi bir antioksidan özelliği vardır.
  • Hazmı kolaylaştırır.
  • Sindirimi hızlandırır ve mikrop öldürücü etkisi vardır.
  • Kan yapıcı etkisi vardır.
  • Boğaz hastalıklarına iyi gelir. Kuru öksürüğü giderir.
  • Alerji ve egzamaya iyi gelir.
  • Diş etlerinin kanamasını önler.
  • İştah açar.
  • Akciğerleri kuvvetlendirir, karaciğer hücrelerini uyarır.
  • Safra kesesinin boşalmasını sağlar.
  • İdrar söktürür.
  • Bronşitlerde, astım, boğmaca ve romatizma da etkilidir.

Bahçe ve Çim Bakım Takvimi

Çim ne zaman ekilmeli, ne zaman sulanmalı, ne zaman boyları kısaltılmalı veya uzun tutulmalı ve dinlenme zamanı ne zaman olmalı?



Ocak ayı bahçe ve çim bakımı takvimi

Ocak ayı içinde çim alanınız için yapabileceğiniz tek şey dökülen yaprakları temizlemektir. bu yağışlı ve çoğunlukla soğuk dönemde çimleriniz için yapabileceğiniz pek fazla bir işlem yoktur. Ancak yine de dikkat etmeniz gereken bazı noktalar vardır. Donmuş çimlerin ve alanınızda oluşan göllenmelerin üzerinde yürümeyin. Bunlar alanınıza zarar verir. Ocak ayı alanınızda kullandığınız aletleri, makinaları bakımdan geçirmeniz için ideal bir aydır.

Şubat ayı bahçe ve çim bakımı takvimi

Ilıman bölgelerde çim bakım zamanı Şubat ayı içinde başlayabilir. Ortaya çıkan solucanlarla savaşa yine bu ay içinde başlayabilirsiniz. Ancak mart ayı gelmeden alanınızda biçim yapmayın. Eğer ekim yapmayı planlıyorsanız, havalar iyi gittiği sürece Şubat ayı içinde toprağınızı hazırlamaya başlarsınız. Şubat ayının ikinci yarısında ege ve akdeniz bölgesinde ekim yapmaya başlayabilirsiniz.

Mart ayı bahçe ve çim bakımı takvimi

Çim alanlarda çalışma programı aslında mart ayında başlar. Çimlerin büyümeye başladığı, hava ve toprak durumlarının iyi olduğu bu dönemde, dökülmüş yaprakları ve alanınızdaki çöpleri temizlemek için tırmıklama yapın. Burada dikkat edilmesi gereken nokta tırmıklarken çime zarar vermemektir. Kış ayları boyunca ayaza maruz kalmış çimleri silindirlemek iyi bir yoldur. Bu ay içinde yapacağınız ilk biçimde çiminizin üst kısmından alın. Bu dönemde yapılacak alçak biçim alanda sararmalara neden olabilir. Biçim için alanın kuru olduğu bir günü seçin. Bu ay için ayda iki biçim yeterli olacaktır. Mart ayı içinde yapılacak tek iş biçim değildir. Alanda hastalık olup olmadığını da bu ay içinde gözlemleyebilirsiniz. Eğer gerekli ise ilaçlama yaparsınız.

Nisan ayı bahçe ve çim bakımı takvimi

Gübreleme ve zararlı mücadelesi çimlerinizin ve zararlıların hızla büyüdüğü nisan ayı sonuna doğru başlar. Toprak sıcaklığının arttığı nisan ayının ikinci döneminde çimlerinize amonyum nitrat uygulamanız faydalıdır. Bu ay içinde çimlerinizin fazla uzamasını engelleyecek sıklıkta biçim yaparsınız. Yine de ev bahçelerinde çimlerinizin boyunu 2.5 cm den aşağıya indirmeyin. Nisan ayı kıştan zarar görmüş bölgeler için ara ekim yapılmasının uygun olduğu bir aydır. Karasal iklimin hüküm sürdüğü bölgelerde bu ay içinde ekim yapılabilir.

Mayıs ayı bahçe ve çim bakımı takvimi

Mayıs ayı ile birlikte daha sık biçime başlarsınız. Çimlerinizin boyunu daha kısaltabilirsiniz. Bütün aylar içinde mayıs ayı zararlılarla savaş için en uygun aydır. Zararlılarla savaş için havanın iyi olduğu bir günü seçmeyi unutmayın. Ayrıca çiminiz kuru, toprağınız ise nemli olmalı. Çim ekimini mayıs ayının ikinci yarısına kadar tamamlamalısınız. Çim alanınıza azot takviyesi yapabilirsiniz. Bu ay içerisinde toprak genellikle nemlidir ama bazen kuru ve sıcak bir hava dalgasıyla karşılaşabilirsiniz. Eğer böyle bir durum meydana gelirse çimlerinizde bir problem meydana gelmesini beklemeden sulamaya başlayın.

Haziran ayı bahçe ve çim bakımı takvimi
Haziran ayı içersinde kuru ve sıcak bir hava dalgasıyla karşılaşırsanız, biçim boyunuzu daha uzun tutun. Haziran ayıyla birlikte yaz gübrelemesi zamanı başlar. Eğer çiminizde renk değişiklikleri ortaya çıkmışsa amonyum nitrat kullanabilirsiniz. Bazı zararlılar mayıs ayı içerisinde yaptığınız zararlı savaşından kurtulmuş olabilir. Haziran ayı bunlarla savaşmak için uygun bir dönemdir.
Temmuz ayı bahçe ve çim bakımı takvimi

Temmuz ayı içinde düzenli olarak biçime, sulamaya ve tırmıklamaya başlayın. Ev bahçeleri için temmuz ayının en büyük problemi ailenin tatile gitmesidir. Evinizden uzak kaldığınızda bahçenizle ilgilenecek ve biçim yapabilecek bir yardımcı bulmaya çalışmalısınız. Eğer haziran ayı içerisinde gübreleme yapmamışsanız ve yeterli suyunuz var ise azot uygulaması yapabilirsiniz.

Ağustos ayı bahçe ve çim bakımı takvimi

Ağustos ayında da temmuz ayında yapılan işlemler devam ettirilir. Siz tatildeyken bahçeniz bakımsız kalmışsa yapılacak en iyi şey çimlerin boyunu hemen kısaltmamaktır. İlk önce hafifçe üst kısımlarını biçin bir kaç gün sonra çimlerinizin boyunu kısaltmaya başlayın. Ağustos sonralarına doğru ekim işlemlerine başlayabilirsiniz. Karasal iklimin hüküm sürdüğü bölgelerde son gübreleme yapılmalıdır.

Eylül ayı bahçe ve çim bakımı takvimi

Çim bakımında sonbahar programı eylül ayıyla başlar. İlk yapılacak iş çimlerin boyunu sonbahara uygun bir boya alçaltmaktır. Solucanlar bu ay içinde aktif duruma gelirler. Bu dönemde ortaya çıkabilecek zararlılar için zirai ilaç bayilerinin tavsiye edeceği ilaçlar kullanılabilir. Eylül ayı bütün bölgelerimizde tohum ekmek için en uygun aydır. Eylül ayının birinci yarısında ege ve akdeniz bölgelerinde son gübreleme yapılmalıdır.

Ekim ayı bahçe ve çim bakımı takvimi

Ekim ayı içinde düzenli biçim sona erer. Çim alanınızın üstüne dökülen yapraklar temizlenmediği takdirde çiminize zarar verir ve solucan probleminin artmasına neden olur. Bunun için alanınızı süpürmeyi ihmal etmeyin. Ekimin birinci yarısında tohum ekim işi sona erer.

Kasım ayı bahçe ve çim bakımı takvimi

Kasım ayı içerisinde çim alanınızda yapacağınız işlemler oldukça azalır. Bu işlemler alanınızı yapraklardan ve diğer çöplerden temizlemek ve eğer alanınızda solucan varsa ilaçlama yapmaktır. Eğer istenirse alanınızı kıştan korumak için yanmış, elenmiş ve fumige edilmiş çiftlik gübresi serilebilir. Ayrıca kasım ayında bahçeniz için kullandığınız bütün alet ve makinaları temizleyip, kaldırmaya başlayabilirsiniz.

Aralık ayı bahçe ve çim bakımı takvimi

Aralık ayı yoğun geçen bir bakım döneminden sonra dinlenme zamanını müjdeler. Dikkat edilecek en önemli nokta ıslak veya donmuş çim alana zarar vermekten kaçınmaktır.

Mandalina Çiçeği Bakımı

Mandalina çiçeği, ev, ofis ve işyerlerimizi süsleyen ve yaşam alanlarımızı renklendiren yeşil bitkilerdir. Mandalina saksı çiçeğinin doğada birçok çeşidi bulunmaktadır.

Mandalina çiçeği, bol ışık sever.Fakat diğer çiçekler gibi direk ışığından uzak tutulmalıdır.Işık alan bitki ışık aldığı yöne doğru eğilim gösterdiği için haftada bir kez bitkinin yönü ışık almayan taraf ışığın geliş yönüne çevrilmelidir.

Mandalina çiçeği, az ışıkta kaldığı zaman yeteri kadar beslenemez dolayısıyla yaprakların, çiçeklerin ölmesine ve sararmasına neden verir.

Mandalina çiçeği, yazın haftada iki kere, kışın ise, haftada bir kere saksı üstten sulanmalıdır.

Yazın Sulama tekniğinde Pazartesi ve Perşembe günleri tercih edilebilir. Kışın ise sulama tekniğinde Pazartesi günleri tercih edilebilir.

Sulama esnasında kullanılan su kabı ölçeği hep aynı olmalı ve çiçeğe dökülen su saksının dibinde en fazla akşam sulamış isek, sabah saksı kabında biriken su dökülmelidir. Böylelikle bitkinin toprağında oluşabilicek koku ve haşerelerin oluşmasında engel olunacaktır.

Sulamada temel kural bitkinin toprağı kurudukça su verilmeli, toprağının kuru yada sulu olduğunu anlamamız için, toprağına parmağımıza batırarak kuru veya ıslak olduğunu anlayabiliriz. Islak ise bitkimiz topraktaki suyu henüz bitirememiş olduğundan sulamamızı bir sonraki sulama gününe bırakmalıyız.

Mandalina saksı çiçeği rüzgar akımı alan yerlerden uzak tutulmalıdır. Rüzgar çiçeğimizi salladığı için bitkinin sapında oynamalar ve toprağın köküne hava akımın girmesine sebep vermektedir. Buda çiçeğimizin ömrünü azalttığı gibi çiçeklerin yapraklarında sararma ve çiçeklerinde solmalara sebep verir.

Örneğin : Kapı ağzı ve pencere gibi açılan ve rüzgar alan yerlerden çiçekler kesinlikle uzak tutulmalı.

Mandalina çiçeği, uzun ömürlü ve dayanıklı bir bitkidir. Yaprakları ve çiçekleri solup gittikten sonra bitkinin tekrar yapraklarını tazelemesi ve yenilemesi için çok uzun olan dallar kesilerek şekillendirilmelidir.

Budanan dalın hava almaması için üzeri soğuk silikon, mum yada yakıcı olmayan yapıştırıcılar ile kapatılabilir.

Mandalina çiçeğinin toprak değişimi Nisan aylarından yapılmalıdır.Toprak değiştirirken dikkat edilmesi gereken husus, değiştirmek istediğiniz çiçeğin saksısının en fazla bir numara büyüğüne dikilmelidir.

Mandalina çiçeğinde, vitamin kullanırken dikkat edilmesi gereken husus, çiçeğimiz yaprakları ve çiçekleri sağlıklı ise bu dönem içerisinde vitamin kullanmak zorunda değiliz.

Çiçeğimizin çiçekleri solmuş ve budamasını yapmış isek bu dönemde bitkimizin hem çiçek açması hemde gelişmesi için mağazalarda satılan çiçek vitaminlerini kullanma koşullarına uyarak bitkimize besin desteği verebiliriz.

Örnek: Genelde besinler 1LT suya bir kapak ölçeğinde vitamin dökülür, iyicene karıştırılan suyla vitamin bulunduğu ortamdaki çiçeklere sulamadaki standart ölçeğimizle ilaçlı suyu bitkilerimize onbeş günde bir yada ayda bir uygulayabiliriz.

Mandalina çiçeği, yaşam alanlarımızda bulunmasını istiyor ama koyacağımız ortam gün ışığından uzak kalıyor ise bitkilerimizin yapraklarının dökülmesine, çiçeklerinin de açmasına ve sağlıklı kalması için bizlerin bitkilerimize yardımcı olmamız gerekir.

Bunun için çiçeklerimizi doğal ortamlarına uygun hale getirmek ve ışık alması için üstünden aydınlatıcılarla destekleyebiliriz.Saksı çiçeklerinin büyük bir bölümü aydınlığı sever, bu gün ışığı olmalı, olmayan bölgelerde ise, aydınlatıcılar ile desteklenmeli.

Karanlıkta kalan bitkiler yapraklarını döker, sararmalar ve solmalar oluşur.Daha az ışık alan bitkilere, daha az su verilmelidir.

1 – Bitkinin aşırı derecede sulanması
2 – Bitkimizin saksı deliklerinin kapalı olması ve suyun deliklerden tabağına çıkmaması
3 – Hastalanmış bitkinin diğer bitkilere yakın olması
4 – Toprağının kalitesiz olması veya vitaminin yetersiz kalması
5 – Bitkimizin yapraklarında oluşan hastalıklar ve mantarlar Sinek, solucan veya yapışkan gibi pamuksu hastalıklar bitkimize zarar vermektedir.

Bu gibi hastalıkları ve haşereleri bitkimizde gördüğümüzde, ziraat ilaçları satan firmalardan bitkimizden bir yaprak veya toprak götürerek oluşan hastalıkları göre ona uygun ilaçları alıp kullanma klavuzuna uyarak kullanınız.

Saksı çiçekleri 2 türlü çoğaltılır.

1 – Gövdeden alınan köklü çiçek çoğaltılır.
2 – Dal ve yapraktan alınan çiçekle çoğaltılır.

Bitki Çayları Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Günümüzde yaygın olarak kullanılmakta olan birçok bitki türünün çay olarak da kullanıldığı durumlar bulunmaktadır.

Birçok kişi ise bu bitkisel çayları kulaktan dolma bilgilerle ve yanlış şekillerde kullandıkları için yeterince fayda sağlayamamaktadır. Bu yazımız içerisinde birkaç bitki çayının kullanım alanlarına ve etkili olduğu bölgelere göz atacağız.

1) Kekik çayı : Kekik çayı genellikle damar tıkanıklığı bulunan kişilere tavsiye edilmektedir. Ayrıca birçok diyet listesinde de yer alan çay, vücutta bulunan yağların eritilmesinde de etkili olmaktadır. Düzenleyici bir etkiye sahip olan kekik çayının kullanımı ise, gün içerisinde 2-3 kaşık kekiğin kaynatılması ile tüketilebilir.

2) Zencefil çayı : Zencefil ise sindirim sistemi bozukluklarında etkili bir çay türüdür. Özellikle hazımsızlık sorunu bulunan kişiler zencefil çayını tercih edebilir.

3) Aynısefa çayı : Vücut üzerinde düzenleyici etkiye sahip bir diğer çay ise aynısefa bitkisinden elde edilen çaydır. Bitkinin vücut direnci üzerinde de etkili olduğu bilinmektedir. Ayrıca vücutta bulunan zararlı materyallerin atılmasında da yardımcı olmaktadır. Bu çayın tüketimi ise günlük bir aynısefa yaprağının kaynatılması ile olmalıdır.

4) Isırgan otu Isırgan otu ağrı ve sızıları bulunan kişilerde kullanılan bir bitki türüdür. Kansere karşı koruyucu bir etkiye sahip olan ısırgan otu çay olarak da tüketilmektedir. Kullanım şekli, Isırgan otu yaprağının kaynatılarak çay olarak tüketilmesidir.

5) Yeşil çay : Birçok uzmanında tavsiyesiyle yeşil çayın kansere karşı koruyucu bir etkisi olduğu söylenmektedir. Ayrıca vücuttaki yağ dengesini sağladığı için diyetisyenler tarafından da sıkça tavsiye edilmektedir. Yeşil çayı, normal çay demler gibi içmek istediğiniz miktar kadar kullanabilirsiniz.

6) Limon çayı : Limon çayı cilt sağlığı üzerinde koruyucu bir etkiye sahiptir. Ayrıca vücudun dengesi ve metabolizmanın işleyişinde de etkili bir bitki türüdür. Limon çayını günlük tüketim alışkanlığınıza göre kaynatarak kullanabilirsiniz.

7) OOLONG çayı : OOLONG çayı vücudun yağ emilimi ve yağ dengesi üzerinde etkili bir bitki türüdür. Vücut içerisinde yağların öncelikli olarak yakılmasını sağlamaktadır. Son birkaç yıl içerisinde daha yaygın olarak kullanılmaya başlanan OOLONG, demleme yöntemiyle süzülerek tüketilebilir.

8) Mate çayı : Bağışıklık ve dolaşım sistemi üzerinde etkili olan mate çayı, tüketim şekline göre bir bardakta bir kaşık kadar kullanılabilir.

Bitki türlerinden maksimum düzeyde faydalanabilmek için hangi bitkinin, hangi rahatsızlık üzerinde etkili olduğunu bilmek gerekir. Bu nedenle bitki çaylarından doğru şekillerde faydalanarak yarar sağlayabilirsiniz.


Uyarı : Bitkisel çaylar ile ilgili buradaki yazımız bilgilendirme amaçlıdır. Herhangi bir teşhis ve tedavi amaçlı değildir. Herhangi bir rahatsızlığınız olduğunda öncelikle doktorunuza danışınız.



BİTKİSEL ÇAYLARIN YAN ETKİLERİNİ ARAŞTIRMADAN VE DOKTORUNUZA DANIŞMADAN KULLANMAYINIZ. KULLANIM MİKTARI ÇOK ÖNEMLİDİR. AŞIRI ALINMASI SAĞLIĞINIZI BOZABİLİR

Alerjik Rinit Nedir?

Alerjik rinit toplum arasında saman nezlesi olarak da bilinir.

Çok sık karşılaşılan belirtilerinin arasında hapşırma, tıkanma burun, sulanmış gözler ve boğaz ağrısı vardır.

Alerjiyi tetikleyiciler çim, polen, toz akarları, hamamböceği, sigara dumanı ve parfümlerdir.
Allerjik rinit veya saman nezlesi mevsimsel zararsız bir alerji türüdür. Belli bir mevsimde ortaya çıkan bu alerji bulunduğu mevsimsel günlerin belirtilerini taşırlar. Dünya’da en yaygın alerjilerin başında geliyor.

Türkiye’de yapılan bir araştırma sonucu nüfusun %8’lik bir kısmında alerjik rinit görülüyor. Dünya nüfusunun yüzde 10 ila 30’u arasında bulunan kısımda alerjik rinit görülebilmektedir.

Allerjik rinit belirtileri

Allerjik rinitin yaygın belirtileri şunları içerir:


  • Hapşırma
  • Burun Akıntısı
  • Tıkalı Burun
  • Kaşıntılı Burun
  • Öksürme
  • Bir boğaz veya cızırtılı boğaz
  • Kaşınan Gözler
  • Sulu Gözler
  • Gözlerin Altında Koyu Halkalar
  • Sık Sık Baş Ağrısı
  • Ekzema tipi semptomlar, örneğin aşırı derecede kuru, kaşıntılı cilt
  • Aşırı Yorgunluk

Bu alerjiye yakalandığınız zaman bu semptomlardan bir veya daha fazlasını hissedeceksiniz.
Tekrarlayan baş ağrıları ve yorgunluk gibi bazı semptomlar, alerjenlere uzun süre maruz kaldıktan sonra olabilir. Yüksek ateş saman nezlesinin bir belirtisi değildir.

Bazı insanlar bu semptomları nadiren yaşar. Bazı insanlarda semptomları yıl boyu yaşarlar. Belirtileriniz birkaç haftadan fazla sürerse ve herhangi bir azalma göstermiyorsa alerjiler hakkında doktorunuzla konuşun.

Allerjik rinitin nedeni nedir?

Vücudunuz bir alerjenle temas ettiğinde, vücudunuz alerjiye karşı doğal bir kimyasal olan histamin salgılar.Bu kimyasal, burun akıntısı, hapşırma ve kaşıntılı gözler gibi alerjik rinit ve semptomlarına neden olabilir.

Ağaç polenlerine ek olarak, diğer yaygın allerjenler şunlardır;

Çimen Poleni
Toz akarları
Eski deri olan hayvan tüyleri
Ağaç ve çiçek polenleri daha çok ilkbaharda yaygındır. Çimenler ve yabani otlar yazın ve sonbaharda daha fazla polen üretirler.

Alerjik rinit tipleri nelerdir?

Allerjik rinitin iki tipi vardır. Bunlar; mevsimlik ve yıllıktır.
Mevsimsel alerjiler genellikle ilkbahar ve sonbahar mevsiminde görülür.
Yıllık alerji, toz akarları ve hayvan tüyleri gibi kapalı maddelere tepki olarak yıl boyunca veya herhangi bir zamanda meydana gelebilir.

Alerjik rinit için risk faktörleri

Ailenizde alerjik geçmiş varsa, alerjik rinit olma olasılığınız daha yüksektir. Astım veya atopik egzema olması alerjik rinit riskinizi de artırabilir.

Bazı dış etkenler bu durumu tetikleyebilir veya kötüleştirebilir:

Sigara dumanı
Kimyasallar
Değişen hava dengesi
Nem
Rüzgar
Hava kirliliği
Saç spreyi
Parfümler
Kolonya
Kömür dumanı
Dumanlar

Alerjik rinit nasıl teşhis edilir?


Yazdığımız herhangi bir belirtiyi belli bir düzen içerisinde taşıyorsanız, ihmal etmeden doktorunuza gitmelisiniz. Yapılacak kan testiyle alerjiniz ortaya çıkacaktır. Doktor kan içerisinde bulunan antikorlarının miktarını ölçer. Uygun bir tedavi yolunu size sunar.

Alerjik rinit için tedaviler


Allerjik rinitinizi çeşitli şekillerde tedavi edebilirsiniz. Bunlara ilaçlar ve muhtemelen alternatif ilaçlar da dahildir. Allerjik rinit için yeni bir tedavi tedbiri almadan önce doktorunuzla konuşun.

Antihistaminikler

Alerjileri tedavi etmek için antihistaminikler kullanabilirsiniz. Vücudunuzun histamin yapmasını engelleyerek çalışırlar.

Antihistaminikler şunları içerir:

feksofenadin (Allegra)
difenhidramin (Benadril)
desloratadin (Clarinex)
loratadin (Claritin)
levosetirizin (Xyzal)
setirizin (Zyrtec)

Yeni bir ilaç başlamadan önce doktorunuzla konuşun. Yeni bir alerji ilacının diğer ilaçlarla veya tıbbi yollarla etkileşime girmeyeceğinden emin olun.

Dekonjestanlar

Sıkıntılı burun ve sinüs basıncını gidermek için dekonjestanları , genellikle üç günden uzun süre kullanabilirsin. Bunları daha uzun süre kullanmak rebound etkisine neden olabilir, yani semptomlarınızı tedavi etmek isterken daha da kötüleştirebilirsiniz.

OTC dekonjestanlar şunları içerir:

oksimetazolin (Afrin burun spreyi)
psödoefedrin (Sudafed)
fenilefrin (Sudafed PE)
psödoefedrinli setirizin (Zyrtec-D)
Anormal kalp ritmi , kalp hastalığı , inme , anksiyete , uyku bozukluğu , yüksek tansiyon veya mesane sorununuz varsa dekonjestan kullanmadan önce doktorunuzla konuşun.

Göz damlası ve burun spreyleri
Göz damlaları ve burun spreyleri kaşınmayı ve diğer allerjiye bağlı semptomları kısa sürede gidermeye yardımcı olabilir. Bununla birlikte, uzun süreli kullanımdan kaçınmanız gerekebilir.

Bazı göz damlaları ve burun damlalarının aşırı kullanımı bir rebound etkisine neden olabilir. Steroid burun spreyleri, alerji semptomlarını iyileştirmede faydalı bir yol olarak önerilir. Bu ilacı reçeteyle almanızı öneririz.

Belirtileriniz için en iyi ilaçları kullandığınızdan emin olmak, önce doktorunuzla konuşun.

İmmünoterapi
Şiddetli alerjiniz varsa doktorunuz immünoterapi önerebilir. Belirtileri kontrol altına almak için bu tedavi planını ilaçlarla birlikte kullanabilirsiniz.

Sublingual immünoterapi (SLIT)
Bu ilaç Günümüzde çim, ağaç poleni, kedi tüyleri, toz akarları ve yaban mersini tarafından neden olunan rinit ve astım alerjilerinin tedavisinde etkilidir.

Olası yan etkiler arasında ağızda veya kulakta kaşıntı ve boğazda tahriş oluşturur. Nadir durumlarda, SLIT tedavileri anafilaksiye neden olabilir. Alerjilerinizin bu tedaviye cevap verip vermeyeceğini anlamak için doktorunuzla konuşun. Doktorunuz tedavinizi iyi yönetmelidir.

Evde yapılan ilaçlar
Ev ilaçları alerjenlerinize bağlı olarak değişebilmektedir. Mevsimlik veya polen alerjiniz varsa, pencerelerinizi açmak yerine bir klima kullanmayı deneyebilirsiniz. Mümkünse, alerjiler için tasarlanmış bir filtre ekleyin.

Bir nem cihazı almanız, alerjinizi kapalı mekanlarda kontrol etmenize yardımcı olabilir. Evinizde bulunan halıların tüysüz olmasına özen gösterin.

Alerjik rinit komplikasyonları

Saman nezlesinden kaynaklanabilecek bazı komplikasyonlar şunları içerir:

Semptomlardan uyku alamama
Astım semptomlarının gelişmesi veya kötüleşmesi
Sık kulak enfeksiyonları
Sinüzit veya sık sinüs enfeksiyonları
Sık sık baş ağrısı
Diğer yan etkiler arasında baş ağrısı, kaygı ve uykusuzluk bulunur. Nadiren de olsa, antihistaminikler gastrointestinal, idrar ve dolaşım etkilerine neden olabilir.

Çocuklarda alerjik rinit
Çocuklar da alerjik rinit geliştirebilir ve tipik olarak 10 yaşından önce görülürler. Çocuğunuzun her yıl aynı mevsimde benzeri semptomlar geliştiğini fark ederseniz, muhtemelen mevsimsel alerjik riniti vardır.

Çocuklarda görülen belirtiler yetişkinlerde görülen belirtilere benzer. Diğer belirtilere ek olarak wheezing veya nefes darlığıfark ederseniz , çocuğunuz astım da gelişebilir.
Çocuğunuzun alerjisi olduğuna inanıyorsanız, doktorunuza danışın. Doğru tanı ve tedaviyi almak önemlidir.

Çocuğunuzun önemli mevsimsel alerjileri varsa Elbiselerini ve çarşaflarını alerji mevsimi boyunca sık sık yıkamak yararlı olabilir. Çocuğunuzun alerjisine yardımcı olmak için birçok farklı tedavi mevcuttur.

Bununla birlikte, bazı ilaçlar küçük dozlarda bile yan etkilere neden olabilir. Çocuğunuzu alerji ilaçlarıyla tedavi etmeden önce daima doktorunuzla konuşun.

Alerjileri önleme
Allerjik belirtileri önlemenin en iyi yolu, vücudunuzun maddelere olumsuz tepki vermeden önce alerjinizi yönetmektir.

Hassas olduğunuz allerjenler için aşağıdaki koruyucu önlemleri göz önünde bulundurun:

Alerjileri Önleme İpuçları

Polen sayımları yüksek olduğunda dışarıya çıkmayın.

Açık havada sabahın erken saatlerinde egzersiz yapmaktan kaçının.

Dışarıdıktan eve geldiğiniz zaman hemen duş alın.
Pencere ve kapılarınızı, alerji mevsiminde mümkün olduğunca sık sık kapalı tutun.

Köpeğiniz varsa ve evde sizinle birlikte yaşıyorsa, haftada en az iki kez yıkayın.

Toz akarlarından endişeleniyorsanız, halıyı yatak odasından çıkarın.

Krup Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

Son dönemlerin en çok görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarından biri de kruptur.

Özellikle küçük çocuklarda görülen bir rahatsızlıktır. Hasta ne kadar küçükse üst solunum yolları daha dar olduğu için; kolaylıkla tıkanabilir ve tablo daha ağır seyreder.
Bu nedenle yaş büyüdükçe tehlike azalır. Krup, sıklıkla virüslerin sebep olduğu bir hastalıktır.

Belirtilere mikroorganizmanın etki ettiği bölgedeki mukus üretimini artması ve ödemin oluşması yol açar. Krup sonucunda ses telleri çevresinde ve soluk borusu iç duvarında gelişen ödem(şişme) sonucunda akciğere hava geliş zorlaşır.

Başlangıçta bölgedeki ses tellerini etkilendiğinden boğuk durdurulamayan öksürük nöbetleri (köpek havlar gibi) olur. Çocukta, boğazda gelişen ödem nedeniyle solunum yolu daralması sonucunda akciğerlere hava girişi azaldığı için, huzursuzluk ve ardından morarma gelişebilir.

Sıklıkla 6-18 aylık bebeklerde ve 2-4 yaş arası çocuklarda görülür. Krup hastalığı sonbahar /kış aylarında görülür. Krup hastalığı erkek çocuklarda kızlara göre daha sık görülür.

Krup hastalığı, bebeklerde çok ani başlar ve çok kısa sürede ilerleyebilir. Bu yüzden takibi ve tedavisi önemlidir.

Krupun Belirtileri Nelerdir?​


1– Burun akıntısı veya burun tıkanması
2– Boğaz ağrısı
3– Ateş
4– Huzursuzluk
5– En belirgin özelliği ise çocukta ses kısıklığı ve köpek havlaması tarzda öksürüktür. Nefes alırken metalik bir ses duyulur.

Krup Hastalığının Seyri

Tıpkı soğuk algınlığı gibi burun akıntısı, hafif öksürük, burun tıkanıklığıyla başlar. Ateş normaldir veya hafif yükselmiş olabilir. Bazı durumlarda ateş 39 dereceye kadar çıkabilir. Daha sonra çocukta keskin ve havlamayı andıran bir öksürük başlar. Genellikle virüs kaynaklı olduğu için antibiyotik kullanılmaz. 3-4 gün süren semptomlar 5. günün sonunda ortadan kalkar ve çocuk iyileşir.


Krupun Tedavisi​


1- Hastalık virüs kaynaklı (viral) bir enfeksiyon olduğu için, antibiyotiklerle tedavi edilemez. Ciddi krup vakalarında hastanede tedavi yapılması gerekir.

Hastaya bir nebulizatör cihazı aracılığıyla oksijen, kortikosteroid ve adrenalin verilir. Belirtiler genelde gece çocuk yatar pozisyondayken ağırlaşır.

Çoğunlukla 5-6 gün içinde kendiliğinden iyileşmesine rağmen öksürük daha uzun devam edebilir. Ağır krup tıbbi acil bir durumdur. Bu durumdaki bir çocukta nefes almada güçlük, hızlı nefes alma, huzursuzluk, ağız etrafında, dudak ve tırnaklarda morarma görülür.

2- Çoğunlukla ilk 2 gün daha belirgindir; daha sonra azalarak geçer. Başlangıç döneminde görülen nefes almada zorluk; aşırı efor, ağlama ve yüksek ateş olduğunda daha da kötüleşebilir. Bu nedenle sakin bir ortamda huzurlu olmalarının sağlanması ve mümkünse istirahat ve ateşin düşürülmesi oksijen gereksinimini azaltır.

Bebeğin bulunduğu ortamın nemi ve ısısı çok önemlidir. 20 derecenin üstünde oda ısısı ve yüzde 50 altındaki nem solunum yollarındaki ödemi arttırır ve kuruluk nedeniyle solunum sıkıntısı daha da artmasına neden olur. Odanın nem düzeyi yüzde 45 ile yüzde 60 arasında olmalıdır.

3- Krup tedavisinde ilk adım solunum yollarına soğuk buhar uygulamasıdır. Soğuk buhar uygulaması tedaviye oldukça yardımcı ve etkilidir.

Hava açlığı ve huzursuzluk belirginse soğuk buhar ile beraber ödemi azaltıcı ilaç verilebilir. Hastalık süresince 19-21 derece oda ısısı ve yüzde 50 nem çocuğu rahatlatır ver iyileşme sürecini hızlandırır.

Burun Kanamasına Yol Açan 8 Neden

Burun Kanaması (Epistaksis)


Burun kanaması herkesin aklına ilk olarak kötü hastalıkları getiren önemli bir sağlık sorunu...

Hele ki çocukların burnunda kan görmek birçok anne baba için tam bir kabus! Oysa, gördüğümüzde panik yaptığımız bir çok burun kanaması masum nedenlerden kaynaklanıyor.

Burun kanamasının çok azı, tümör ya da yüksek tansiyon gibi ciddi sorunların habercisi olabiliyor. Kanamaların yüzde 90'ı herhangi bir müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden geçiyor.

Önemli olan bu ayrımı doğru yapabilmek. Acıbadem Ataşehir Cerrahi Tıp Merkezi Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Güzin Akkuzu, ne tip kanamaların masum, ne tip kanamalarınsa tehlikeli olabileceği hakkında bilgi veriyor ve özel önerilerde bulunuyor.

ÖN TARAF KANAMALARI MASUM, ARKA TARAF KANAMALARI TEHLİKELİ

Her yıl toplumun yaklaşık yüzde 5-10 unda aktif burun kanaması yaşanıyor. Bu kanamaların yüzde 90'ı kendiliğinden geçiyor.

Burun mukozası çok yoğun bir damar ağı tarafından beslendiği ve dış ortamla teması yoğun olan bir bölge olduğu için sık kanıyor. Burun kanamaları burnun ön ya da arka tarafından kaynaklanabiliyor.

Ön taraftan olan kanamalar genellikle daha hafif ve üst solunum yolları enfeksiyonu, saman nezlesi gibi nedenlerle meydana geliyor. Tümör ya da yüksek tansiyon gibi nedenlerle meydana gelen kanamalar ise genellikle burnun arka tarafından kaynaklanıyor ve yetişkinlerde sık yaşanıyor.

BURUN KANAMASINA YOL AÇAN 8 NEDEN


1- Burun karıştırma
Özellikle çocuklarda yaşanan bu durum burun kanamasına neden olan sebeplerin başında geliyor. Ayrıca burna yabancı cisim sokma da çocukluk çağında sık karşılaşılan kanama nedenleri arasında yer alıyor.

2- Travma
Burun ameliyatları, çarpmalar, yüzme veya dalma sırasında oluşan basınç ve uzun süreli sprey kullanımı gibi nedenler de burun kanamasına neden oluyor.

3- Burun içi eğrilikler
Burun içindeki eğrilikler normal hava akımını bozdukları için kuruluk ve kabuklanmaya arkasından da burun kanamalarına neden olabiliyor. Ameliyatla bu problemin çözülmesi kanamalarında sona ermesini sağlayabiliyor.

4- Isıtma sistemleri
Özellikle kış aylarında ısıtma sistemlerinin yarattığı kuruluk ve üst solunum yolları enfeksiyon sıklığı nedeniyle çocuk ve erişkin yaş grubunda burun kanaması daha sık görülüyor.

5- Tümörler
Burun içerisi, sinüsler ve geniz kaynaklı tümörlerde burun kanamasına neden olabiliyor. Ancak bu burun kanamaları genellikle tek taraflı sürekli ya da tekrarlayıcıdır.

6- Hormonel nedenler
Hamilelik döneminde kan hacmi artışı nedeniyle burun kanamalarına sık rastlanıyor.

7- Kalp damar hastalıkları
Hipertansiyon, kalp yetmezliği gibi kalp damar hastalıkları da erişkin popülasyonda burun kanamalarının önemli nedenlerinden biridir.

8- Kan hastalığı
Hastanın doğuştan ya da sonradan gelişen pıhtılaşma bozukluğu ile giden bir kan hastalığı söz konusu ise burun kanaması en sık ortaya çıkan belirtilerden biridir.

BAŞI ASLA ARKAYA KALDIRMAYIN
Burnu kanayan kişinin önce burnundan pıhtıları uzaklaştırmak, oturtup başını öne eğmek, burun kanadından sıkıştırarak yaklaşık 5-10 dakika baskı uygulamak gerekiyor.

Baskı sırasında burun üzerine buz uygulamak da burun kanamasını kontrol altına almada yardımcı oluyor. Bu şekilde ön taraftan olan kanamaların büyük bir bölümü kontrol altına alınıyor. Toplumda yanlış bilinen başı arkaya doğru kaldırmak, öğürme ve boğaza doğru akan kanla boğulma riskini artırıyor.

DOKTORA BAŞVURMAYI GEREKTİREN DURUMLAR

•Yoğun burun kanaması
•Kanama nefes almayı engellemeye başladıysa
•Tekrarlayan burun kanaması
•Bilinen kan hastalığı
•Bilinen kalp damar hastalığı olan yaşlı birey
•Kan sulandırıcı ilaç kullanımı
•Travmaya ikincil burun kanaması
•Tek taraflı sık tekrarlayan burun kanaması

BASİT BURUN KANAMALARINI ENGELLEYEN ÖNERİLER

• Burun karıştırma alışkanlığı olan çocuklarda tırnaklarını sık sık kesmek
• Özel bir gereklilik yok ise aspirin ve türevi ağrı kesicileri sık tüketmemek
• Zorlu sümkürmeden kaçınmak
• Kuru ve soğuk kış aylarında ortamın nemlendirilmesi, gerekirse burun içi nemlendiricilerin kullanılması

Yutma Güçlüğü Nedenleri

Yutma güçlüğü tıbben "disfaji" olarak da bilinmektedir. Bu hastalık genellikle ileriki yaşlarda ortaya çıkmaktadır.

Çoğunlukla basit nedenlerden dolayı oluşan yutma güçlüğü kendi kendisine geçmektedir fakat kısa bir süre içinde (2-3 gün) geçmeyen yutma güçlükleri için vakit kaybedilmeden bir doktora başvurulması gerekilmektedir.

Peki yutma güçlüğü nasıl anlaşılır?

Yutma Güçlüğünün Belirtileri


Yutkunma sırasında ağrı hissetmek ya da boğazdan yemeklerin geçmemesi,
Ses kısıklıklarının yaşanması ya da yenilen yiyeceklerin geri çıkarılması,
Midede oluşan acılar ve buna bağlı olarak yutkunma sırasından öksürmelerin görülmesi,

Yutma güçlüğünün belirtileridir. Bu durumlar kısa süreli de olabilmektedir. Fakat bu belirtiler iki günden fazla süre devam ederse bir kulak burun boğaz doktoruna gidilmelidir. Yutma güçlüğünün bir çok farklı nedeni bulunmaktadır.

Yutma Güçlüğü Nedenleri

Eğer yemek borusunda bulunan kasların her hangi bir bölümüm işlevini yitirmesi yemeğin geçişi esnasında ağrı yapmakta, bazen yemeğin geri çıkartılmasına neden olmaktadır.
Mide yanması olarak da bilinen reflü hastalarından, mide asidi yemek boğrusuna doğru çıkarak yemek borusunun tahriş olmasına sebebiyet vermektedir. Bu durumda yutma güçlüğüne neden olmaktadır.
Çok sık karşılaşılan durumlardan bir tanesi de yabancı cisimlerin yemek borusunda takılı kalmasıdır. Büyük çaplı yiyecekler ya da yabancı cisimler boğaz ya da yemek borusunda takılarak yutma güçlüğüne neden olmaktadır. Örneğin, çocuklar bazen boncuk, misket, bozuk paraları yutup bu durumlara karşı karşıya kalmaktadırlar.
Bazen yemek borusunda ya da boğazda tümör oluşumu görülmektedir. Oluşan bu tümörler boğazın ya da yemek borusunun daralmasına yol açmaktadır. Bu durumda yutma güçlüğüne sebep olmaktadır. Bunun yanı sıra kanser tedavilerinden kullanılan radyoterapi yemek borusundaki kasların zarar görmesine neden olmaktadır. Bu yüzden de yutma güçlüğü çekilmektedir.
Bazı nörolojik hastalıkların belirtisi olarak yutma güçlüğü görülmektedir. Özellikle parkinson hastalarından yutma güçlükleriyle karşılaşılmaktadır.
Bazı alerjik durumlarda yemek borusunda bulunan bir hücre türü (eozinofil) çok hızlı bir şekilde çoğalmaktadır. Yemek borusunu daralttığından dolayı yutma güçlüğüne neden olmaktadır.

Yutma güçlüğünün oluşmasını engellemek için alınabilecek basit önlemler bulunmaktadır. Günde üç öğün yerine, öğün sayısı arttırılmalı ve öğünlerde azar azar beslenilmelidir. Yemekler yavaş yenmeli ve ağızda dişlerle iyice parçalanmalıdır. Reflü yutma güçlüğüne neden olacağından dolayı reflüye sebebiyet verebilecek yiyecek ve içeceklerden de uzak durulmalıdır. Alkol, sigara, gazlı içecekler, kahveden uzuk durulmalıdır.

Halsizlik, üşüme veya unutkanlık gibi belirtilerin nedeni Hashimoto Tiroidi olabilir

tiroid-hastaligi-nedenleri-tedavisi-e1482139439958.jpg


Uzun süren, hatta giderek artan halsizlik, üşüme veya unutkanlık gibi şikayetlerin nedeninin Hashimoto Tiroidi olabileceğini söyleyen Dahiliye Uzmanı Yrd. Doç. Dr. M. Genco Erdem, kadınlarda erkeklere oranla 5-10 kat daha fazla görülen bu hastalığın genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığını söyleyerek, hastalıkla ilgili bilgiler paylaştı.
Boynumuzda, soluk borumuzun önünde yer alan, kelebek benzeri şekilli, tiroid hormonlarını salgılayan organa tiroid bezi deniyor.
Tiroid hormonlarını, yaşam hormonlarımız olarak da isimlendirebiliriz; çünkü bu hormanlar aynı zamanda metabolizma hızımızı ayarlıyor.

Giderek adı daha sık duyulmaya başlanan Hashimoto Tiroidi’nin ilk kez 1912 yılında Japon tıp doktoru Hakaru Hashimoto tarafından tanımlanan vücudun savunma hücrelerinin vücudun kendisine zarar verdiği durum olan otoimmün bir hastalıktır.

Konuşma yavaşlar, hafiza geriler
Hashimoto Tiroidi’nde vücudun en önemli savunma hücrelerinden olan lenfositler, tiroid bezine hücum eder ve tiroid bezi işlevini yitirene dek saldırmayı sürdürür.
Bu esnada kanda dolaşan Anti-TPO ve Anti-Tiroglobulin antikorların neden olduğu hasar da tiroid bezini giderek daha küçük ve işlevsiz bir hale getirir.

Hashimoto hastalığının erken döneminde tiroid bezinde hafif büyüme yani guatr vardır; daha sonra tiroid bezi yavaş yavaş devam eden hasar nedeniyle yıllar içinde küçülerek adeta yok olur.

Sonuç olarak “hipotiroidi” ortaya çıkar. Tiroid hormonlarının eksildiği durum olan Hipotirodi’de hareketler ve konuşma yavaşlar, yüzde, ellerde ve ayaklarda ödem ortaya çıkar, dilde büyüme olur, cilt kurur, vücut ısısı düşer, kalp hızı yavaşlayabilir, özellikle küçük tansiyonda yükselme görülür, hasta depresif bir ruh haline girer, hafıza ve diğer düşünsel fonksiyonlar geriler. Hashimoto Tiroiditi, hipotiroidinin en sık nedeni olduğundan önemini korumaktadır.

Genetik faktörler etkili
Beyaz ırkta Hashimoto Tiroidi görülme oranı %5’e yakındır. Hashimoto, kadınlarda erkeklere oranla 5-10 kat daha fazla görülür.
Hashimoto Tiroidi’nde genetik geçiş önemli oranda mevcuttur. Birinci derece akrabalarında Hashimoto Tiroidi olan kişilerde ortaya çıkma ihtimali oldukça yüksektir.

Özellikle tip 1 şeker hastalığı, romatoid artrit, B12 vitamini eksikliği ile gözlenen kansızlık veya farklı otoimmün hastalıklara sahip bireylerde daha sık gözlenir.

Tedavi var iyileşme yok
Hashimoto Tiroidi, tanısı alan bir hasta, bu hastalığın ömür boyu süren bir hastalık olduğunu bilmelidir; tedavi altında istisnai vakalar hariç hastalık sonlanmaz. Yapılacak tedavi, tiroid yetersizliği (hipotiroidi) gelişmişse vücuda dışarıdan tiroid hormonu vermektir. Sevindirici olan haber ise bu tedavi ile tiroid hormonu yetersizliğinin vücuttaki negatif etkileri tamamen ortadan kaldırılır.

on yıllarda kanında düşük selenyum düzeyi saptanan hastaların günde 100-200 mikrogram selenyum almalarının hastalığın ilerlemesini yavaşlatabileceği düşünülmektedir. İyotlu tuz kullanımı konusunda pek çok tartışma olsa da selenyum takviyesi eşliğinde iyot alımının pozitif etkileri olduğu son 5 yılda yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Selenyum eksikliği olan hastalarda ise bu eksik giderilmeden iyot kullanımı hastalığın şiddetini arttırabilir.

Şikayetleri dikkate alin
Uzun süren ve giderek artan halsizlik, üşüme veya unutkanlık gibi şikayetlerinizin nedeni Hashimoto Tiroidi olabilir. Hastalıklardan korkmak ya da görmezden gelmek bir çözüm değildir. Her kronik hastalık gibi Hashimoto Tiroidi’nde de doktor kontrolünde olmak çok önemlidir. İç hastalıkları uzmanınız sizi doğru tanı ve tedavi yöntemleri eşliğinde sağlıklı yaşama yönlendirecektir.

Gül Hastalığı Bitkisel Tedavi - İbrahim Saraçoğlu

Gül Hastalığı Bitkisel Tedavi - İbrahim Saraçoğlu

Roza ya da Rosacea hastalığı olarak da bilinen gül hastalığı ciltte meydana gelen küçük iltihaplı kızarıklıklar olarak tanımlanan bir tür deri hastalığı. Yüz bölgesinde oldukça fazla sayıda kılcal damar bulunması sebebi ile gül hastalığını atlatsanız dahi bu bölgedeki kızarıklıklar orada kalmaya devam eder. Bu hastalık aynı zamanda göz sağlığını da yakından ilgilendirir. Gül hastalığı tedavi edilmediği takdirde gözde batma ya da yanma gibi belirtiler ortaya çıkar ve bu belirtiler daha sonra ciddi göz hastalıklarına dönüşebilir. Açık tenli insanlara nazaran daha çok esmer tenli insanlarda görülen gül hastalığı özellikle bahar aylarında ve yoğun geçen stresli dönemler ile üzüldüğünüz zamanlarda ortaya çıkar.

Gül hastalığına iyi gelmesi için İbrahim Saraçoğlu’nun önerdiği birkaç çeşit gül hastalığı kürü var.

Süpürge Otu Tohumu Kürü

Malzemeler:

* Süpürge otu tohumu
* Su

Hazırlanışı:

1 çay kaşığı tohumu havanda ezdikten sonra birkaç yudum suyla birlikte sabah kahvaltısından yarım saat kadar önce aç karnına yutmalısınız. Aynı şekilde dilerseniz öğle ve akşam yemeğinden yarım saat kadar önce aç karnına bunu tekrarlayabilirsiniz.

Limon Otu Kürü

Malzemeler:

* Limon Otu
* Su

Hazırlanışı:

Bir bardak kaynar suyun içine bir tatlı kaşığı kadar limon otu koymalı ve 8 dakika beklettikten sonra süzmelisiniz. Ilık hale geldikten sonra her gün akşam yemeğinden iki saat kadar sonra içmeniz yeterli olur. Bu karışımı her gün taze olarak hazırlamanız gerekir.

Süpürge Otu Kürü

Malzemeler:

* Süpürge Otu
* Su

Hazırlanışı:

Bir bardak kaynar suyun içine bir tatlı kaşığı kadar süpürge otu ekledikten sonra 4 dakika kadar kısık ateşte demlemeli ve ılındıktan sonra akşam yemeklerinden yaklaşık 15 dakika kadar önce bir su bardağı kadar içmelisiniz.

Pancar Kürü

Malzemeler:

* Pancar
* Su

Hazırlanışı:

250 gram kırmızı pancarı dörde ayırmalı ve 1 litre kadar sıcak suyun içerisine atarak 5 dakika boyunca kaynatmalısınız. Bu karışım demlendikten sonra uyandıktan sonra, akşam yemeğinden önce ve uyumadan önce aç karnına içmeniz yeterli olur. Bu kürü bir ay boyunca kullanabilirsiniz.

12000 BESMELE İLE HACET İSTEK DUASI

12000 BESMELE İLE HACET İSTEK DUASI​

Her türlü istek ve hacet için;12 bin okunur.Fakat her 1000(bin) de 2 rekat hacet namazı kılıp ihtiyacı için dua ederse ihtiyacı karşılanır.​

Önemli bir arzusu ve isteği olan kişi,temiz tenha bir yere çekilip aşağıdaki şekilde tertibi uygularsa isteğine kavuşabilir.

  • Önce abdestli olarak kıbleye yönelir.
  • 1000 (bin) defa besmele okunur.
  • Sonra hacet namazı niyetiyle Allah rızası için namaz kılınır.
Namazdan sonra “Allahümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihi ve sâhbihi ecmâin” diyerek salavat getirilir.
Salavatlar bittikten sonra istek Allah'a iletilir.

Bundan sonra 1000(bin)defa Besmele okuyup tekrar 2 rekat namaz kılınır.
Arkasından salat-ü selam okunur ve dua edilir.
Bu şekilde 12 bin besmele ve 11 salat-ü selam olur.Sonra isteği Allah’tan istenirse dileği yerine gelir.
Kaynak:Dua ile korunma(Dr.Arif Arslan)

ALLAH’IN İZNİYLE 3 GÜNDE KESİN ETKİLİ İSMİ AZAM DUASI

ALLAH’IN İZNİYLE 3 GÜNDE KESİN ETKİLİ İSMİ AZAM DUASI​

Allah’u Teala ol der ve olur. O her şeye kadir olan bir olan tek olan yaradandır. 3-5-7 gün gibi ibareler genel olarak bu duayı yapan kardeşlerimizin geri dönüşleriyle belirlenmiştir.

Sizde kalpten ve samimiyetle bu duayı yaparak inşAllah sonuç alacaksınızdır. Burada mühim olan hayırlı dilerler dilemek ve namazlarımızı aksatmadan kılarak hayır işleyerek bu duaya devam etmektir.

İsmi Azam Duasının 5 Özelliği​

Bu dua o kadar güçlü ve feyizli bir duadır ki her insan, istediği dilek ve istek için bu duanın feyzinden istifade edebilir. Evet, bolluk berekete kavuşmak isteyen kişi de, aile huzuruna erişmek isteyen kişi de bu duaya başvurup Allah’ın izniyle amacına kavuşabilir.

Kısaca ismi azam duası, her türlü dileğin gerçekleşmesi ve her türlü hacetin kabulü için başvurulan muazzam etkili bir duadır.

Bu dua, bir başka kişinin yerine “vekaleten” de yapılabilir. Örneğin, çevrendeki insanlardan birinin fakirlik içinde olduğunu görüp onun bolluk ve berekete mazhar olmasını istiyorsun, işte bu durumda onun yerine ismi azam duası yaparak onun fakirlikten kurtulup bolluğu ve genişliğe kavuşmasına vesile olabilirsin.

İslam alimleri, ismi azam duası adı altında birçok değişik dualar aktarmışlardır, ne var ki bu duaların en etkilisi birazdan aktaracağımız duadır.

İslam’ın en önemli tasavvuf erbabı olan Cüneyd-i Bağdadi, bu duayla ilgili şöyle buyurmuştur:
“İsmi azam duası, benim şimdiye kadar denk geldiğim her zorlukla çare olmuş her musibetin üstesinden gelmeme vesile olmuştur. Ne zaman dara düşsem, mutlaka bu mübarek duaya başvurdum ve ne zaman bir hacetim olsa, bu mukaddes dua sayesinde düze çıktım. Bu dua, Allah’ın biz aciz kulları için bir ihsan kaynağı ve lütuf hazinesidir.”

Bu duayı hangi amaçla okuyacaksak, o amaca yönelik bir niyet getirmemiz gerekir. Ayrıca niyetimizi hem kalben dilemeli ve hem de lisanen dile getirmeliyiz.

Bu 5 özelliği aktardığımıza göre artık ismi azam duasının nasıl yapıldığı kısmına gelebiliriz.

İsmi Azam Duası Nasıl Yapılır?​

Bu duada Allah’ın esmayı hüsnasından 5 tanesi kullanılır ve o esmalar şunlardır:

Ferd, Hay, Kayyûm, Hakem, Adl ve Kuddûs
Bediüzzaman Hazretleri, bu esmalar için şöyle demiştir: “Bu isimlerin herbirisi ya ism-i azamdır ya da bu altı ismin tamamından hasıl olan nur, ism-i azamdır.”

Evet, bu mübarek duada bu 5 esmayı kullanacağız, ama duada sadece bu 5 esma değil aynı zamanda Fatiha Suresi, İhlas Suresi ve Ayetel Kürsi de okunacak. Tabi abdest aldıktan sonra, şöyle ki:

İlk olarak, Allah’ın huzuruna tertemiz bir şekilde çıkabilmek için güzelce abdest almalı ve bedensel temizliğe önem vermeliyiz. Tabi bu arada ruhsal temizlik için de kalbimize odaklanıp içimizdeki kötülüklerden arınmaya çalışmalıyız. Zira Peygamber Efendimiz, gönül esenliği (yani iç temizlik ve sükûnet) olmadan duaların kabul edilemeyeceğini söyler.

Abdesti alıp gönlümüzü dünyevi kirlerden temizledikten sonra, kıbleye doğru dönerek diz üstü çökmeli ve ellerimizi gökyüzüne çevirerek dua vaziyetine geçmeliyiz. Dua vaziyetinde iken sırasıyla 3 kez Fatiha Suresi, 3 kez İhlas Suresi ve 1 kez de Ayetel Kürsi okumalıyız.

Bu okumayı takiben Ferd, Hay, Kayyûm, Hakem, Adl ve Kuddûs esmalarının her birini 33 defa okumalıyız. Yani önce Ferd esmasını 33 defa, sonra Hay esmasını yine 33 defa ve sırasıyla diğer esmaları da 33’er kez okumamız gerekiyor.

Bu uygulama sonrasında ismi azam duasının esma boyutundaki “özel dualar” kısmına geçiyoruz.

Prof. Dr. Canan Karatay İle Demir Eksikliği Hayatı Zindan Eder!

Prof. Dr. Canan Karatay İle Demir Eksikliği Hayatı Zindan Eder!​

Demir vücuda ne sağlıyor? Ülkemizde yaygın bir şekilde demir eksikliği anemisi bulunmaktadır.

Büyüme çağındaki çocuklar, adet görmeye başlayan genç kızlarımız, birçok gebe ve emziren anneler, hatta sağlıklı beslenenler bile demir ve diğer vitamin desteklerini ihmal ettiklerinde, anemi oluşabilmekte ve kronik bir düzeye ulaşabilmektedir.

Her ay muntazam adet gören genç kızlarımız, 1 mİ kanda, 5 mg kan demiri kaybetmektedirler. Bu düzeyde kan demiri kaybeden genç kızlarımız, kilo alma korkusuyla yeterli ve etkili beslenemedikleri için, kronik anemiye bağlı belli belirsiz bazı şikâyetleri başlamaktadır.

Ek olarak, ülkemizde sağlıksız bir alışkanlık olan yemekten hemen sonra çay içme âdeti de gıdalarda bulunan az miktardaki demirin emilimini önlemektedir.

Özellikle Anadolu’da çok çocuk doğurmuş olan kadınlarımızda demir eksikliği yaygındır.
Emziren anneler de sütleri ile demir kaybederler, bunu da unutmamamız gerekir.

Ayrıca büyüme ve ergenlik çağında hızlı boy atan ve gelişen kız ve erkek çocuklarda da demir eksikliği meydana gelmektedir.

Peki, vücutta demir azalınca ne oluyor?​

“O hanım belirli günlerde sinirli oluyor, ona bulaşmayın!” en çok işitilen cümlelerden biridir.

Bu hanımların rahatlamaları için psikolog psikolog dolaştıklarını görüyoruz! Birçok genç kız ve hanım, Antidepresan ilacı kullanıyor fakat şikâyetleri geçmiyor.

Durgunlaştıklarını ve halsizliklerinin arttığını da hekim olarak gözlüyoruz.Aslında başta sinir ve Stres olmak üzere birçok sıkıntının sebebi, demir eksikliği! Tabii bu demir eksikliği dolaylı olarak kilo alımına sebep oluyor ve hormonların olumsuz etkilenmesi sebebiyle de kilo verme sürecini olumsuz etkiliyor. Yani vücutta demir eksikliği varsa kilo verilemiyor!

Demir eksikliği halinde vücutta şu şikâyetler baş gösteriyor ve giderek artıyor:​

1. Halsizlik

2. Çarpıntı

3. Uyku hali

4. Saç dökülmesi

5. Genel huzursuzluk

6. Sinirlilik

Yukarıda saydığımız şikâyetleri bulunan kişilerin, kan demiri, B-12 vitamini, folat, D vitamini ve insülin hormonu değerlerine baktırmalarını tavsiye ediyorum.

Ancak kan tetkiklerinin ve destek tedavilerinin mutlaka bir hekim tarafından yapılması gerekmektedir.

Peki, kanda demir değeri ne olmalı?​

Kan demiri değerinin 50 mg/dL’nin üzerinde olması gerekir.

Günlük demir gereksinimi ne kadar, hangi besinler doğal demir kaynağı?​

Günlük demir gereksinimi ağır spor yapanlarda, düzenli egzersiz yapanlarda, bebeklik, gebelik, emzirme, adet (regl), ergenlik ve ağır hastalık dönemlerinde kişinin yaşma ve yaşam biçimine göre değişir.

Karaciğer, yürek, dalak gibi sakatatlar, kırmızı et, baklagiller, kuru üzüm ve yumurta sarısı demir açısından zengin gıdalardır.

Ceviz, fındık, fıstık, badem gibi kuruyemişlerin ve kuru fasulye, mercimek gibi baklagillerin 100 gramında (ince belli çay bardağı kadar) 3,70 mg demir bulunur.
Bu nedenle bize ilkokulda “Fındık fıstık çıtır çıtır, hem kan yapar hem ısıtır” diye öğretmişlerdi.

Demir eksikliği saptanmış olan kişilerin bir hekim gözetimi altında tedavi olmaları gerekir.Hocam, bir de “Spor yaptığım halde yine kilo vermekte zorlanıyorum” diyenler var...

Ne yaparlarsa yapsınlar kilo vermekte zorlanan kişilerin uyguladıkları fizik aktivite de etkisiz ve yetersiz olabilir. Örneğin, 20-30 dakika yürüyüş süresini 50-60 dakikaya çıkarmaları gerekebilir.

Kilo vermek isteyenlerin mutlaka karaciğer ve pankreas yağlanması bulunmaktadır. Yani insülin direnci gelişmiş demektir.

Bu konuda yapılmış yeni ve önemli bir çalışma American Journal of Physiologyde yayımlandı. Göbek yağlarını (bilimsel olarak ‘viscéral adiposité diyoruz), yani iç organların yağlarını en iyi yakma yolunun en fazla adaleye sahip olan bacaklarımızın yürüyüş, yüzme,vb ile çalıştırılması olduğu bildirilmiştir.

Ya Hayy (c.c.) Yüz ve Cilt Güzelliği İçin Güzelleşmek İçin Okuyun

Ya Hayy (c.c.) Yüz ve Cilt Güzelliği İçin Güzelleşmek İçin Okuyun​

Temiz bir kabın içerisine yine temiz olan bir miktar su koyun, suyun içerisine sağ işaret parmağınızı batırarak niyetinizi edin.

Niyetiniz şöyle olabilir, “Allah’ın izniyle Ya Hayy ismi şerifi hürmetine cilt kırışıklıklarım gitmesi, cildimin tazelenmesi ve güzelleşmesi için olsun”

Daha sonra “YA HAYY c.c. Esmasını 18 defa yakın mesafeden orta ton bir sesle okuyup suya üfleyin ve şifanın sahibi Allah’ım sen herşeye kadirsin sen niyetimi gerçekleştir, bu suyu bana şifa eyle, sen ol dersin olur benim daha sağlıklı ve güzel olmam için yardım et diyerek bu suyla yüzünüzü yıkayın.

Rabbim tüm hayırlı dualara icabet eder. Yeter ki inanarak gönülden samimi olarak yapın duanızı.

Sedef-Vitiligo ve Cilt Hastalıklarına Okunacak Ayet-i Kerime

Sedef-Vitiligo ve Cilt Hastalıklarına Okunacak Ayet-i Kerime​

İbni Küteybe şöyle bir rivayette bulunmuştur.Bir adama bir cilt hastalığı isabet etmiş,cildi soyulmuştu.Her türlü ilacı denediyse de bir derman bulunamadı.Sonra derdine derman ümidiyle bir kafileye katılarak Hicaz’a doğru yola çıktı.Hastalığı şiddetlenince Kûfe’ye yakın bir yerde kafileden ayrıldı.Hazareti Ali’nşn kedfun bulunduğu söylenen Meşhed’e gelip orada geceledi.

O gece rüyasında Hazreti Ali(k.v)’yi gördü.Ona;

“Yâ Ali! Görmüyormusun bana ne oldu? Beni tedavi eyle! ” dedi.

Hazreti Ali adama şu ayeti okudu;Mu’minun süresi Ayet 14

“fe kesevnâl izâme lahmen summe enşe’nâhu halkan âhar(âhara), fe tebârakallâhu ahsenul hâlikîn(hâlikîne).”

“Bu “mudga”yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah’ın şânı ne yücedir!”

Adam sabah uyanınca deri hastalığının tamamen iyileştiğini,cildinin gayet güzel bir hal aldığını hayretle müşahede etti.Âyeti kerime derhal tesirini göstermişti

Bu Ayeti kerimi Sedef,vitiligo ve her türlü cilt hastalıklarında tam bir iman ve ihlasla 7 gün 7 şer defa okumalıdır.

Rabbim şifa verenlerin en iyisidir.

Kün Fe Yekün Duası Nedir ? Sırları ve Faziletleri

Bu cümle arapçadır ve kurani bir kavramdır.​

Sırları ve Faziletleri Nedir ?​

Not: Tecrübe ile sabittir.

Yasin süresinin su 2 ayeti 1001 kere okudunmu kabul olmayacak dua yok biiznillah( Allah'in izni ile)..

Ramazanın son 10 günü içerisinde okunması gerekli.

Tüm dualarimizin kabul olması dileğiyle yardım bekleyen herkese iletelim...

Rabbim şifa versin korktuklariniza ugratmasin.

iki ayet;
İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu).

Bütün meşru istekler için.

KÜN FE YEKÜN DUASI
Kur'ân-ı Kerîmin bir çok âyet-i kerîmesinde geçen;‘’kün feyekün.’’ duası. Yani, "Allâh-u Te'âlâ bir şeyi yaratmak murad ettiğinde o şeye '’kün feyekün =var ol!'' buyurur, o da hemen var olur".

Kur'an'daki, "Kün feyekûn" kavl-i şerifi bulunan bütün âyetler bu duada zikredildiği için bu duayı ihlas ile okuyanların kısa bir zaman içinde Allah’ın lütfuyla muradları hâsıl olacağı söyleniyor.

Bu duayı okuyan kişi, Allâh-u Te'âlâ'nın: "Ol" emrinin, kendi muradına yöneldiğine itikat etmesi hâlinde daha çabuk tesir gördüğü söyleniyor.Dua bizden,lütuf Yüce Allah'tan.

* Euzübillahimineşşeytanirraciym. Bismillahirrahmanirrahiym.
* Ve salallahu ala nebiyyil keriym. Allahümme ya rabbi,Allahüme ya rabbi,Allahüme ya rahiym.
* Hüallâhullezî lâ ilâhe illâ hüe, elmelikü kuddûsü selâmü mû’minül muheyminül azîzü cebbârul müekebbiru sühânallâhi ammâ yüşrikûn. –Haşr-23
* E fe gayre dînillâhi yebgûne ve lehû esleme men fîs semâvâti vel ardı tav’an ve kerhen ve ileyhi yurceûn.-Ali İmran-83
* İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn-Yasin-82
* Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn-Yasin-83
* Kul hüvallâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.-İhlas Suresi
* İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn-Yasin-82
* Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn-Yasin-83
* İzâ câe nasrullahi velfethu ve raeytennâse yedhulûne fî dinillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirhu innehû kâne tevvâbâ. – Nasr Suresi
* İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn-Yasin-82
* Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn-Yasin-83
* İnna fetahna leke fethan mübina. Li yağfira lekellahü ma tekaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme nı'metehu aleyke ve yehdiyeke sıratam müstekıyma . Ve yensurakallahü nasran aziza .- Fetih-1-2-3
* İnna fetahna leke fethan mübina. Li yağfira lekellahü ma tekaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme nı'metehu aleyke ve yehdiyeke sıratam müstekıyma . Ve yensurakallahü nasran aziza .- Fetih-1-2-3
* İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn-Yasin-82
* Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn-Yasin-83
* Nasrun minallâhi ve fethun karîbun ve beşşiril mû’minîn. –Saff-13
* İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn-Yasin-82
* Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn-Yasin-83
* E fe ğayre dînillâhi yebgûne ve lehû esleme men fîs semâvâti vel ardı tav’an ve kerhen ve ileyhi yurceûn.-Ali İmran-83
* İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn-Yasin-82
* Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn-Yasin-83
* Gâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.- Bakara-156
* İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn-Yasin-82
* Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn-Yasin-83

Vessemai vettarikı ve ma edrake mettarik. En necmus sâkıb. İn küllü nefsin lemma aleyha hafiz. Fel yenzuril insanü mimme hulik. Hulika min main dafik. Yahrücü min beynis sulbi vet teraib. İnnehu alâ rec’ıhî le kâdir. Yevme tubles serâir. Femâ lehu min kuvvetin ve lâ nâsır. Ves semâi zâtir rec’ı vel ardı zâtis sad’ . İnnehu le gavlun faslün ve mâ huve bil hezl. İnnehum yekîdûne keyden ve ekîdu keydâ . Fe mehhilil kâfirîne emhilhüm ruveydâ.-

Filtrele

Geri