Uygulamayı yükle
How to install the app on iOS

Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.

Not: This feature may not be available in some browsers.

  • Soru Soru
Aşırı Terleme (Hiperhidroz) Tedavisi Nasıl Yapılır?

Sekonder aşırı terlemenin tedavisinde diyabet, tiroid gibi terlemeye neden olan altta yatan hastalık tedavi edilir.

Primer bölgesel hiperhidrozis tedavisinde ise hastalar birçok yöntem denemektedir. Tüm tedavi yöntemlerinin avantajları ve dezavantajları vardır.

  • Aşırı terlemenin krem ve deodorant tedavisi: İlk olarak hastalar en basit uygulama olan krem ve deodorant tedavisini uygulamaktadır. Krem ve deodorant spreyler geçici olarak ter gözeneklerini tıkayarak terlemeyi durdurmaktadır. Bu tür önlemler ancak hafif aşırı terleme hastalarında birkaç saat gibi çok kısa süreli çözümler üretmektedir. Orta ve ileri derece hiperhidrozis hastalarında bu tür önlemler fayda sağlamamaktadır.
  • Aşırı terleme botoks tedavisi: Estetik alanda kullanılan botoks toksini terleyen bölgeye enjekte edilerek aşırı terleme durdurulmaktadır. Terlemeye neden olan reseptörlerin bloke edilmesi sonucu terlemenin önüne geçilmektedir. El bölgesinde maksimum 3 ay, koltuk altı bölgesi için 6 ay etkisi olabilmektedir. Poliklinik ortamında yapılabilmektedir. Anestezi kullanılmasına gerek yoktur. Botoks işlemi sırasında ağrı yaşanabilir. Aşırı terleme hastaları bu uygulamayı hayat boyu belli aralıklarla yaptırmak zorundadır. En önemli dezavantajı budur. Hastaların birçoğu sürekli botoks yaptırmaktan sıkıldığı için kalıcı çözümlere yönelmektedir.
  • Aşırı terleme ameliyatı: Aşırı terlemenin (hiperhidrozis) tedavisinde kesin ve kalıcı yöntemdir.

  • Soru Soru
Aşırı Terleme (Hiperhidroz) Teşhisi Nasıl Yapılır?

Aşırı terleme rahatsızlığının teşhisinde herhangi bir kan tahlili veya radyolojik görüntüleme kullanılmamaktadır. Teşhis sıklıkla hastanın hikayesi ve fiziki muayene ile konulabilmektedir.

Aşırı terleme teşhisinde; terlemeye neden olabilecek diğer hastalıklar kan tahlili gibi yöntemlerle elenebilir. Bu hastalıklar bertaraf edildikten sonra teşhis netleşebilir.

Ancak nadir de olsa bazen hastada hem primer hem sekonder aşırı terleme olabilir. Yani hastada nedeni belli olmayan primer bölgesel aşırı terleme rahatsızlığı varken aynı zamanda diyabet veya tiroid kaynaklı terleme de bulunabilir.

  • Soru Soru
Aşırı Terleme (Hiperhidroz) Belirtileri Nelerdir?

Aşırı terleme belirtileri hastalığın primer ve sekonder tipine göre farklılık gösterir. Hastalıklara bağlı görülen sekonder aşırı terlemede (hiperhidroz) en önemli belirtisi vücudun genelinin terlemesidir.

Primer bölgesel hiperhidroz ise vücut kuruyken el ve koltuk altı gibi bölgelerde terleme ile kendini gösterir. Bazen yüz ve ayakların terlemesi de bu duruma eşlik edebilir. Sadece el veya koltuk altı terleyebileceği gibi bazen el ve ayaklar, el ve koltuk altı gibi farklı kombinasyonları da yaşanabilir.

Aşırı terleme belirtileri genel olarak şu belirtilerle karakterizedir:
  • Ciltte ıslaklık
  • Kıyafetlerin nemli olması
  • Vücut kokusu
  • Zamanla kaşıntı veya iltihaplanma
  • Terlemenin genellikle çift taraflı olması ve nispeten aynı oranda olması
Uykuda terleme olmaması da primer aşırı terleme belirtisidir. Sekonder aşırı terlemede ise genellikle gece terlemeleri daha fazla olabilmektedir. Yaşanan terleme sebebiyle günlük aktivitelerin etkilenmesi ve şikayetlerin en az haftada bir kez ortaya çıkması da aşırı terleme belirtisi olarak kabul edilmektedir.

Hasta şikayetleri yaş grubuna göre farklılık gösterebilmektedir. Çocukluk çağı hastalarda daha çok bilgisayar klavyesini kullanamamak, yazı yazarken kağıdın ıslanması veya piyano gibi enstrümanları çalarken elin kayması gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

Erişkin yaşlardaki hastaların şikayetleri ise el sıkışmaktan kaçınmak gibi daha çok sosyal ilişkilerde problem olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu hasta grubunda ellerini kurulandıktan saniyeler sonra tekrar terleme yaşanabilmektedir. İleri seviye aşırı terlemelerde genellikle avuç içlerinde yağmur taneciği gibi terleme taneciklerini görülebilir.

El bileklerinden itibaren renk değişikliği, pul pul dökülmeler aşırı terlemenin (hiperhidrozis) nadir gözüken belirtileri arasındadır.

  • Soru Soru
Aşırı Terleme (Hiperhidroz) Neden Olur?

Aşırı terleme, genetik yatkınlık, enfeksiyon, diyabet, tiroid, obezite ve kalp yetmezliği gibi hastalıklar yanı sıra menopoz ve hamilelik gibi nedenlerle ter bezlerinin çok yoğun ve aktif bir şekilde çalışması nedeniyle meydana gelen bir durumdur.

Bazen aşırı terliyor gibi hissedilmesi ısı artışı, egzersiz ve stres gibi nedenlerle normal bir terlemede olabilir.

Aşırı terleme 2 türde ele alınır. Sekonder hiperhidroz, altta yatan bir hastalığın sonucuyken, birincil hiperhidroz ise daha çok genetik kaynaklıdır.

Hastalıktan bağımsız görülen primer bölgesel hiperhidroza neden olan faktörler şöyledir:
  • Isı artışı
  • Egzersiz
  • Stres
  • Genetik faktör
Hastalığa bağlı ortaya çıkan sekonder hiperhidrozisin nedenleri ise şunlardır:
  • Obezite
  • Diyabet
  • Tiroid hastalığı
  • Menopoz
  • Hamilelik
  • Gut hastalığı
  • Sinir sistemi bozuklukları
  • Alkolizm
  • Solunum ve kalp yetmezliği

  • Soru Soru
Aşırı Terleme (Hiperhidroz) Nedir?

Tıbbi adı hiperhidroz olan aşırı terleme, fizyolojik ihtiyaçların üzerinde yaşanan terlemeye verilen isimdir. Aşırı terleme primer ve sekonder olmak üzere sınıflandırılır. Primer bölgesel hiperhidrozis (aşırı terleme) altta yatan herhangi bir hastalık olmadan sağlıklı kişilerde yaşanan durumdur.

Aslında aşırı terleme hastalığı primer bölgesel hiperhidrozis denilen durumdur. Sekonder hiperhidrozis (aşırı terleme) ise başka hastalıklara bağlı yaşanan terlemedir. Aşırı terlemeye neden olan rahatsızlıklar, diyabet (hipoglisemi), tiroid (hipertiroidi), obezite, alkolizm, menopoz, solunum ve kalp yetmezliği gibi hastalıklardır.

Sağlıklı kişilerde meydana gelen primer bölgesel hiperhidrozis sıcaklık artışı, egzersiz veya vücudun strese gösterdiği tepkiye bağlı olarak görülür. Bu durum fizyolojik ihtiyaçlar doğrultusunda normal karşılanır ve kişinin terlemesi sağlıklı kabul edilir.

Ancak sekonder hiperhidrozis vakalarında bazı hastalıklar terlemeyi tetikler ve bunların tedavisi gerekebilir. Başta obezite, diyabet, menopoz ve tiroid hastalıkları bunlara örnek olarak verilebilir.

  • Soru Soru
Astım Risk Faktörleri Nelerdir?

Aşağıda yer alan durumlar astım hastalığına yakalanma riskini artırır:
  • Ailede astım hikayesi olan birinin bulunması
  • Saman nezlesi gibi başka bir alerjik duruma sahip olmak
  • Aşırı kilolu olmak
  • Sigara içmek ve sigara dumanı solumak
  • Hava kirliliğine maruz kalma
  • Tarım, kuaförlük ve imalatta kullanılan kimyasallar gibi mesleki tetikleyicilere maruz kalma

  • Soru Soru
Astım Tedavisi ve Astım İlaçları

Astımın kesin bir tedavisi söz konusu değildir ancak semptomları iyileştirmeye yönelik birtakım yöntemler uygulanabilir. Astım tedavisinde kullanılan başlıca ilaçlardan biri kortizondur. Bunlarla birlikte astım tedavisinde iki çeşit ilaç grubu kullanılmaktadır.

Bunlar; hastalığı tedavi eden ya da kontrol eden ilaçlar ve rahatlatıcı ilaçlardır. Astım tedavisinde hangi ilaçların ne kadar süre ile ve hangi durumlarda kullanılacağı mutlaka doktor tarafından belirlenmelidir.

Kortizonla birlikte astım tedavisinde uygulanılan yöntemler şunlardır:

Bronkodilatörler: Bu ilaçlar solunum yollarınızın etrafındaki kasları gevşetmeye yarar. Gevşemiş kaslar solunum yollarının havayı hareket ettirmesine izin verir. Ayrıca mukusun solunum yollarında daha kolay hareket etmesini sağlarlar. Bu ilaçlar semptomlarınızı ortaya çıktıklarında hafifletir ve aralıklı ve özellikle kronik astım için kullanılır.

Antiinflamatuar ilaçlar: Bu ilaçlar solunum yollarınızdaki şişliği ve mukus üretimini azaltır ve havanın ciğerlere girip çıkmasını kolaylaştırır. Doktor tarafından, kronik astım semptomlarınızı kontrol etmek veya önlemek için bunları her gün almaları için reçete edebilir.

Astım için biyolojik tedaviler: Bunlar, uygun inhaler tedavisine rağmen semptomların devam ettiği şiddetli astım için kullanılır.

  • Soru Soru
Astım Tanısında Uygulanan Testler Nelerdir?

Astım tanısında belirtilerin değerlendirilmesinin ardından belirli testler istenebilir.

Astımın kesin tanısını koymak için kullanılan başlıca testler şöyle sıralanabilir:

Spirometri (solunum fonksiyon testi)

Astım tanısının en yaygın kullanılan testlerden biri de spirometri olarak bilinir. Bu test sayesinde akciğerlere ne kadar hava girdiği ölçülür. Böylelikle hava yollarında daralma ve genişleme kapasitesini değerlendirir.

Pik akış ölçümü (peak flow)

Solunum yollarında daralma olduğu durumda bunun seviyesini belirlemek için kullanılır. Hastalar, özel bir cihazla (pik akışmetre) akciğerlerinden mümkün olan en hızlı şekilde hava çıkarırlar. Düşük pik akış değeri, astımın bir göstergesi olarak tanımlanabilir.

Bronkodilatör testi

Spirometri testi esnasında bronkodilatör (genişletici ilaç) verilerek sonrasında akciğer fonksiyonları ölçümü yapılır. Astımlı kişilerde bronkodilatörler hava yollarını açarak solunum kapasitesinin artırılması hedeflenir.

  • Soru Soru
Astım Teşhisi Nasıl Konulur?

Astım hastalığı hafif bir şekilde seyredebildiği gibi kronik vakaya da dönüşebilir. Özellikle astım ve alerjik hastalıkların erken teşhisi hastalığın ilerlememesi ve tehlike sonuçlar doğurmaması adına önemlidir.

Astım teşhisinde faydalanılan yöntemler şöyle sıralanabilir:
  • Fizik muayene
  • Solunum fonksiyon testleri
  • Akciğer grafisi
  • Kanda alerji tetkikleri

  • Soru Soru
Astıma Ne İyi Gelir?

Astım hastalığında düzenli olarak spor ve nefes egzersizleri yapmak, buhar solumak, stres yönetimi yapmak, sigaradan uzak durmak ve iyi bir uykuya sahip olmak astım semptomlarını kontrol etmeyi kolaylaştırabilir. Elma, portakal, nar, zencefil, zerdeçal, balık, ıspanak ve domates suyu yanı sıra süt ve yumurta gibi D vitamini içerikleri, karoten açısından zengin havuç ve yeşil yapraklı sebzelerin tüketimi de faydalıdır.

Astıma iyi gelen doğal yöntemler şöyledir:
  • Bol sıvı tüketmek
  • Elma, portakal ve nar gibi C vitamini takviyesi almak
  • Ballı zencefil ve zerdeçal karışımı denemek
  • Tuzlu su ile gargara yaparak mukusu temizlemek
  • Adaçayı ve kekik çayı denemek
  • Sıcak buhar solumak
  • Somon, uskumru ve morina gibi balıkların tüketimini artırmak
  • Süt ve yumurtayı diyet listesine eklemek
  • Havuç ve yeşil yapraklı sebzeler yemek
  • Magnezyum açısından zengin gıdalara yönelmek

  • Soru Soru
Astım Belirtileri Nelerdir?

Astımın en sık karşılaşılan belirtileri nefes alıp verirken çıkan hırıltı sesi astımın en yaygın belirtisi olup, nefes darlığı, göğüste sıkışma, öksürük ve konuşmada zorluktur.

Astım ataklarında görülen belirtiler şunlardır:
  • Özellikle geceleri, aktivite anında ve gülerken öksürük tutması
  • Nefes almada zorluk
  • Nefes alıp verirken hırıltı
  • Göğüste sıkışma, ağrı ya da baskı
  • Parmaklar, tırnaklar ve dudakta mavimsi morarma
  • Baş dönmesi
  • Hızlı nefes alıp-vermek zorunda kalma
  • Konuşmada zorluk
  • Bitkin hissetme
  • Öksürük ve nefes darlığı ile uykudan uyanma
  • Kaygı veya panik hissi
  • Terleme

  • Soru Soru
Astım Neden Olur?

Alerjileri tetikleyen polen, toz akarları, evcil hayvan tüyüyle birlikte soğuk hava, grip, aşırı egzersiz gibi durumlar akciğerlerdeki bronş tüplerinin daralmasına ve hava yolundaki kasların kasılmasına yol açar.

Genel olarak tetikleyicilerle birlikte ortaya çıkan astım nedenleri şöyledir:
  • Polen, toz akarları ve evcil hayvan tüyleri gibi alerjenler
  • Soğuk algınlığı ve grip gibi enfeksiyonlar
  • Genetik
  • Soğuk hava
  • Aşırı egzersiz
  • Beta blokerler, aspirin ve ibuprofen tarzı bazı ilaçlar
  • Yoğun stres durumu
  • Hava kirliliği
  • Gastroözofageal reflü hastalığı

Polen, toz akarları ve evcil hayvan tüyleri gibi alerjenlerin astım hastalığına etkisi

Polen, toz ve evcil hayvan tüyleri gibi alerjenler, astım semptomlarını tetikleyebilir veya mevcut astımı kötüleştirebilir. Akciğerin bu alerjenlere maruz kalması hava yollarında iltihaplanmaya ve daralmaya yol açarak nefes darlığı, hırıltı ve öksürük gibi astım belirtilerine neden olabilir. Bu yüzden astım semptomları veya mevcut astım hastalığı varsa bu tür etkenlerden uzak durmak önemlidir.

Polen: Ağaçlar, çimenler ve yabani otlar gibi bitkilerin ürettiği polenler, özellikle mevsimsel olarak alerjilere ve alerjik astıma yol açma riski taşır. Polenler aynı zamanda burun akıntısı, hapşırma ve gözlerde kaşıntı gibi semptomlara neden olurken beraberinde astım semptomlarını da tetiklemesiyle bilinir.

Toz akarları: Ev tozu içinde bulunan mikroskobik canlılar olan toz akarları, yıl boyunca alerji ve astım semptomlarına neden olabilir. Toz akarlarına maruz kalmak, burun tıkanıklığı, hapşırma ve astım belirtilerini artırabilir.

Evcil hayvan tüyleri: Özellikle kedi ve köpek sahipleri için astım riski söz konusudur. Kediler, köpekler ve diğer tüylü hayvanların deri döküntüleri, tüyleri ve salyaları alerjen olarak solunum yollarını etkileyebilir. Bu alerjenler, alerjik reaksiyonlara ve mevcut astım semptomlarının artmasına yol açabilir.

Bahsi geçen alerjenlerin olası astım hastalığı önlemek veya mevcut astım üzerindeki etkisini en aza indirmek için, alerjen maruziyetini azaltmak ve uygun tedavi yöntemlerini uygulamak önemlidir. Bunları önlemek için kişi evde düzenli temizlik yapmalı, şartlar uygunsa filtreli hava temizleyiciler kullanabilir ve doktor onayıyla reçeteli ilaçlar kullanabilir.

Soğuk algınlığı ve grip gibi enfeksiyonlar

Astımın nedenleri arasında soğuk algınlığı ve grip de yer alır. Soğuk algınlığı ve grip, astım hastalarında hava yollarının iltihaplanmasına ve daralmasına yol açarak astım semptomlarının kötüleşmesine veya astım ataklarının artmasına sebebiyet verebilir. Özellikle grip, astım hastalarında ciddi komplikasyonlara yol açabilir ve şiddetlendiği zamanlarda hastaneye yatış riskini artırabilir.

Bu risklerin yaşanmaması veya azalması için astım hastası olup olmamaktan bağımsız şekilde her yıl grip aşısı yaptırılması önerilir. Grip aşısı, grip virüsüne karşı koruma sağlayarak astım semptomlarının kötüleşmesini veya astıma yakalanma riskini önleyebilir.

Bununla birlikte hijyen kuralları da önemli bir unsurdur. Ellerin düzenli olarak yıkanması, hasta kişilerle temastan kaçınılması ve kalabalık ortamlardan uzak durulması, durmak gerekiyorsa da maske takılması enfeksiyon riskini azaltabilir. Diğer yandan astıma karşı dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve yeterli uyuyup bağışıklık sistemini destekleyerek enfeksiyonlara karşı vücut direnci artırılmalıdır.

Astım hastaları, soğuk algınlığı veya grip belirtileri gösterdiklerinde ihmal etmeden doktora başvurmalıdır.

Genetik ve çevresel faktörler

Solunum yolları hastalıklarından biri olan astım, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Hastalığın ortaya çıkmasında etkisi olan faktörlerinden biri de aile öyküsüdür. Buna genetik adı da verilir. Örneğin, anne veya babadan birinin astımı varsa, çocukta astım meydana gelme riski bağlantılı olarak artar. Bu durum, genetik yatkınlığın astım gelişiminde rol oynadığını gösterir.

Aynı zamanda genetik araştırmalar da astım ile ilişkili birçok genin varlığını ortaya koymuştur. Özellikle bağışıklık sistemi ve iltihaplanma süreçlerinde rol oynayan genlerdeki varyasyonların, astım riskini artırabildiği değerlendirilir.

Örneğin, ORMDL3 ve CDHR3 genlerindeki belirli varyantlar, çocukluk çağında astım gelişimi ile ilişkilendirilmiştir. Burada söz konusu olan ORMDL3 geni, sfingolipid biyosentezinin düzenlenmesinde rol oynarken, CDHR3 geni, solunum yolu epitelinde ifade edilir ve rinovirüs C’nin reseptörü olarak işlev görür. Bu genlerdeki varyantların ortak özelliği, astım gelişimine katkıda bulunmasıdır.

Ancak bilinmesi gerekir ki genetik yatkınlık tek başına astım gelişimi için yeterli değildir. Buradaki bir diğer etken de çevresel faktörlerdir. Özellikle hava kirliliği ve solunum yolu enfeksiyonları, genetik yatkınlığı olan bireylerde astım hastalığının ortaya çıkmasını tetikleyebilir. Bu nedenle, astımın gelişimi hem genetik hem de çevresel faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkabilir.

Sonuç olarak, genetik ve çevresel faktörlerin astım gelişiminde önemli bir rol oynadığı değerlendirilir.

  • Soru Soru
Astım Türleri Nelerdir?

Astım, oluşma şekline bağlı olarak farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Uykunun bölünmesine neden olan gece astımı ya da egzersiz kaynaklı olarak görülen astım gibi türler bulunur. Astımın türünü belirlemek kişinin alacağı tedavinin de şekillenmesine yardımcı olan bir durumdur.

Astım türleri ve bu türlerin belirtileri şöyle sıralanabilir:
  • Alerjik astım
  • Egzersiz kaynaklı astım
  • Öksürük varyantlı astım
  • Mesleki astım
  • Gece astımı
  • Mevsimsel astım

Alerjik astım nedir?

Alerjik astım, polen, küf veya toz gibi alerjen bir maddenin solunması sonucu, hava yollarının(bronşların) daralmasına neden olan bir durumdur. Genellikle burun akıntısı, gözlerde kızarma ve sulanma, burun, göz ve ağız çevresinde kaşıntı, öksürük gibi belirtilere neden olur.

Egzersiz kaynaklı astım

Egzersiz yapıldığında ya da fiziksel efor sarf etme durumunda egzersiz kaynaklı olarak astım görülebilir. Birçok kişi egzersizle beraber semptomlar yaşayabilir. Egzersiz kaynaklı astımda hava yollarında daralmaya bağlı olarak nefes darlığı oluşur. Genellikle egzersize başladıktan birkaç dakika içerisinde gelişebilir.

Öksürük varyantlı astım

Öksürük varyantlı astım oluştuğunda şiddetli öksürük belirtisi şeklinde kendini gösterir. Öksürüğün diğer nedenleri arasında postnazal akıntı, kronik rinit, sinüzit veya gastroözofageal reflü hastalığı gibi durumlar yer alabilir. Sinüzit nedeniyle oluşan astımla birlikte öksürük yaygın olarak oluşabilir. Öksürük varyantlı astımın tetikleyicileri genellikle solunum yolu enfeksiyonları ve egzersiz olarak bilinir.

Mesleki astım

Mesleki astım, iş yerinde herhangi bir tetikleyici sonrasında oluşur. Genellikle solunum yoluyla gelişebilir. İş yerinde olunan süre boyunca nefes darlığı yaşanması durumunda astım semptomları görülebilir. Burunda akıntı ve tıkanık, göz tahrişi veya öksürük şeklindeki belirtileri bulunur. Mesleki astım, ofisler, mağazalar, hastaneler ve tıbbi tesisler dahil olmak üzere hemen hemen her iş kolunda veya her çalışma ortamında ortaya çıkabilir.

Gece astımı

Gece astımı, uyku sırasında semptomların ortaya çıkmasıyla görülür. Hırıltı, öksürük ve nefes alma zorluğu gibi astım belirtileri yaşatan bu türde çeşitli tetikleyiciler bulunur. Bazen mide ekşimesi geceleri astım semptomlarını tetikleyen durumlar arasındadır. Semptomların kötüleştiğini fark ettiğiniz durumda gece astımını yönetmek için doktora başvurmak önemlidir.

Mevsimsel astım

Mevsimsel astım, genellikle ilkbahar aylarında polen sayısının çok yüksek olduğu zamanlarda ortaya çıkabilir ve astım krizi belirtilerine neden olabilir.

  • Soru Soru
Astım Nedir?

Astım, solunum yollarının çevresinde gelişen iltihaplanma ve kasların gerilmesinden kaynaklanan kronik bir akciğer hastalığıdır. Astım hastalığında, akciğerlerdeki bronşiyal hava yollarının daralıp şişerek nefes almayı zorlaştırır, bu da öksürük, hırıltı, göğüste sıkışma ve nefes darlığı gibi belirtilere neden olur.

Nefes almayı zorlaştırarak günlük hayatı olumsuz etkileyen astım, tetikleyicilerden uzak durulmasıyla birlikte doktorun verdiği ilaçların düzgün kullanılması sonucu tedavi ve nöbetlerinin engellenmesi mümkün olan bir hastalıktır. Bazı kişilerde hafif bir şekilde seyreden astım, özellikle çocuklarda zaman zaman kronik bir hal alıp astım krizlerine yol açabilir.

  • Soru Soru
Asperger sendromu olanların uzun dönem durumları ile öngörü çalışmaları var mıdır?

Asperger Sendromu ile ilgili uzun dönem izlem çalışmaları sendromun süreğen seyirli olduğunu göstermektedir. Erken tanı konan, özel eğitim ve sosyal beceri eğitimlerine erken başlayan çocuklarda Asperger sendromunun belirtileri kontrol altına alınabilir, belirtilerin bireyin hayatına etkileri belirgin olarak azaltılabilir. Zorlukların farkında olunarak yapılacak tıbbi ve psikososyal müdahaleler ile Asperger sendromu olan kişiler normal veya normale yakın hayat sürebilir.

  • Soru Soru
Asperger sendromlu çocuğu olan ailelere öneriler nelerdir?

-Çocuklarının Asperger sendromlu veya bir otizm spektrum bozukluğuna sahip olduğunu düşünüyorsanız ya da çocuklarla oyun oynamasında, öğrenmesinde, konuşmasında, davranışlarında bir sorun olduğunu gözlemliyorsanız bir çocuk doktoruna ya da çocuk psikiyatristine başvurarak endişelerinizi bu uzmanlarla paylaşın.

  • Otizm spektrum bozukluğunun belirtileri, risk faktörleri ve tedavi yöntemleri ile ilgili doğru bilgileri edinin
  • Çocuğunuzun gelişim basamaklarını takip edin. Bunun için çocukların hangi yaşlarda hangi beceriyi edindiğini gösteren cetvellerden faydalanın.
  • Asperger sendromu olan kişilerin bağımsız yaşayabilmeleri, sosyal ortamdaki zorlukları aşabilmeleri için diğer Asperger sendromlu aileler ile destek grupları oluşturmaya çalışın.
  • Toplumun Asperger sondromu hakkında bilinçlenmesi için yapılan aktivitelere katılım gösterin

  • Soru Soru
Asperger sendromunun erken zamanda fark edilebilmesi için nelere dikkat edilmelidir?

Bebeğin gelişim basamaklarını takip etmek Asperger sendromunun erken zamanda fark edilebilmesi için iyi bir yöntemdir. Göz teması kurma, “cee” gibi oyunlar oynama, konuşmanın başlamasındaki gecikmeler, diğer çocuklarla oyun kuramama, aynı etkinlikleri yapmakta ısrar etme (aynı davranışı yapmakta ısrar) gibi durumlar fark edildiğinde uzman bir doktora başvurmak gerekmektedir.

  • Soru Soru
Asperger sendromu dürtü kontrolü nasıl yapılır?

Asperger sendromu olan çocuklarda bazen dürtü kontrolünde zorluklar görülebilmektedir. Parlak ışık ve ani ses değişimleri gibi uyaranların çok olduğu yerlerde veya sürekli aynı olan rutinlerinin bozulması durumunda dürtü kontrolünde zorluklar yaşayabilirler. Bağırma, ağlama, etrafa vurma, kendine vurma, tekrar tekrar aynı hareketi yapma gibi davranış sorunları gözlenebilir. Bu belirtilerin kontrolü için özel eğitimin, gündelik yaşamın planlı olmasının, ilaç tedavilerinin ve tetikleyicilerden uzak kalmanın faydası olmaktadır.

Filtrele

Geri